"Uyum sağladıkça ikircikli çıkmazlarda yancılık yaparken buluyoruz kendimizi. Soğumaksa soğumak, hissizlikse hissizlik istediklerini diyebilirler. Acının son derece bireysel olduğunu anlayalı beri her türlü gücün hükmünü reddediyorum. Bir başıma kalsam da yalnızlıktan gebersem de en azından varlığıma karşı dürüstlük borcumu ödüyorum." Kartela, Ezgi Özbek Şenel'in ilk kitabı olarak karşımıza çıkıyor. İçinde binbir çeşit renk bulunduran bir şehir Kartela. Tıpkı gezegenimiz gibi, tıpkı bizler gibi. Bambaşka başlayıp, bambaşka biten fantastik bir eser diyebiliriz. Başlangıçta oldukça farklı isimler karşılıyor bizleri. Bağbozumu, Çivit, Füme, Magenta, Turunç, Kesekağıdı... İsimlere alışmak ilk etapta zor gelse de yüklendikleri anlam bize bizi hatırlatıyor aslında. Hepimiz farklı birer renk değil miyiz, aynı renk olsak bile tonlarımız farklı değil mi? Bağbozumu'nun düzene ayak uyduramayıp yine de düzenden farksız bir yaşam sürmemesi ile başlıyor eser. Ama inanın bambaşka yerlere gidiyor. Kaçtığımız, derinlere attığımız, hatırlamak istemediğimiz ya da istediğimiz gibi hatırladığımız anlar... Ne kadarı gerçek ne kadarı yalan? Farklı bir kurgu, değişik bir üslupla anlatılmış. Geçmişte yaşadıklarımıza rağmen dünyayla barışabilmek mümkün mü? Kırmızı, mavi, sarı! İşte ana renklerin dansı; son iki üç dört!" Gerçeği bulmak için yeterince derine dalmaya cesareti olanlar ve çizginin beri yanına geçmek isteyenlerin romanı. "Acılar köklü dirilişlere gebedir."