“Sonra,duvardaki çividen sarkan bulgur kesesi de katılırdı bu bekleyişe uzanıp giden gölgesiyle,mısır koçanları,yerdeki kilimin yorgun nakışları, dedemlerin kedisi varsa onun bakışları,dedem masal biliyorsa oradaki dünyanın kuşları,dedemin alnındaki çizgilerde konaklayan yılların baharları,yazları,kışları,başucumdaki gaz lambasının ışığı,ardından o ışıktan yapılmışçasına çevremizi saran titrek duvarlar,tepemizden akıp giden mertekler...”