Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kemalizm Sonrasında Türk Kadını III

Bernard Caporal

Kemalizm Sonrasında Türk Kadını III Gönderileri

Kemalizm Sonrasında Türk Kadını III kitaplarını, Kemalizm Sonrasında Türk Kadını III sözleri ve alıntılarını, Kemalizm Sonrasında Türk Kadını III yazarlarını, Kemalizm Sonrasında Türk Kadını III yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gazi'nin ölümünden sonra yayılmaya başlayan yobazlık, kınanması gereken çarşaf giyimindeki bu yeniden azmanın kökeninde bulunan olguydu.
Fes için yapılmış olanın tersine, çarşaf giyilmesini yasaklayan hiçbir yasa çıkarılmamıştır.
Reklam
HAZİRAN: 27 Haziran Salı - Kurtuluş Savaşı'nda İstiklal Madalyası verilen Türk kadınlarının listesi açıklandı. Listede şu isimler var: Ali kızı Alime, Hoca Osman kızı Fatma, Besim kızı Şükriye, Musa kızı Ayşe, Mehmet Ali kızı Hafize, Kara Bektaş kızı Fatma, Veli Onbaşı kızı Ayşe, Molla İbrahim kızı Fatma, Ali kızı Ayşe, Molla Hasan kızı Fatma.
1935 seçimlerinde 50 kadın adaylığını koymuş, Aydın'ın Çine ilçesinden 2 kadın, milletvekili adayı olmuştu. 8 Şubat 1935'te yapılan seçimlerde seçilen 399 milletvekilinden 17'si kadındı. Bu sayı şimdiye dek geçilememiştir. 1970'te 8 kadın milletvekili vardı. Kültür ve eğitim düzeyinde görülen büyük gelişime karşın kadın milletvekili sayısı giderek azalıyor.
Soruyoruz
Fakat Türk Yurttaşlar Yasası'nın görevi, Batılı ülkelerin yasaları gibi toplumsal değişmeleri onaylamak ve kurumlaştırmak değildir. O, gerçekle ilişkisinde bambaşka bir düzlemde yer almakta, onun önüne geçerek dönüşümüne katılmayı amaçlamaktadır. Bir ulaşılacak hedefler ve oraya varmak için izlenecek yollar toplamı gibi görünen bu yasa, gerçekte bir "toplumsal güç"tür. Onu meydana getiren kişiler arasında, yenilenmiş bir ilişkiler tipi tanımladığı için, aileye yeni bir model önermektedir. Bu yasa gerçekten "kabul edilmiş" midir, içinden çıkmadığı, uzantısı olmadığı bir topluma, yeni davranış biçimleri benimsetebilmiş midir, Türklerin örflerinin âdetlerinin, kadınlara karşı psikolojik ve toplumsal davranışlarının değişmesin Mustafa Kemal'in yeni Türkiye'de görmeyi istediği tüm bu değişiklikleri sağlayabilmiş midir? İşte, bu soruları, kadının aile içinde gerçekten işgal ettiği yer konusunda kendi kendimize soracağız.
ilerleme yanlılarıysa onu eleştiri konusu yapmaktan çekinmemekte, gelenek içinde esas olanla ayrıntıyı, bir başka deyişle "gelenek" ile "gelenekler"i birbirinden ayırmak istemektedirler. Böylece, onlar, kadının durumunda Türk halkının istediği gelişime İslamda hiçbir engel bulunmadığı sonucuna varmaktadırlar. Nitekim İslam, başlangıçta, kadına büyük bir saygı göstermiştir. Fakat, zamanla bazı çevrelerde iş, hem de bu aynı saygı adına, "kadını dört duvar arasına kapatma, çarşaf içine sokma, toplumsal yaşamdan çekme"ye kadar vardırılmıştır.
Reklam
Demek ki köylerde kadın için toplumsal yaşam ancak ve ancak ev yaşamı çerçevesinde vardır ve kadının ev yaşamı dışında eylemli olarak hiçbir kişiliği yoktur. Sözü ve tanıklığı hiçbir değer taşımaz. Kemal Tahir'in bir köyden adını alan Sağırdere romanında betimlenen şu sahne, bunu doğrular: Bir köpeğin ölümünün ardından iki genç oğlan köy muhtarının odasına çağrılmışlardır: "Biz hiçbir şey görmedik diyeceğiz" dedi biri... 'Kadınlardan başka olayı gören olmadı. Kadınların tanıklığı ise kabul edilmez.' "Peki" dedi öbürü, "Öyleyse inkâr edeceğiz."
Her yaşta ve her çevreden Türk kadınları, gelenekçilerin oluşturduğundan daha güçlü bir akımı temsil etmekteydi.
Yalnızca 1961'den 2022'ye "61 YILLIK ZİHNİYET"
Nitekim vaizler, depremlerin, kızların mini etek giymesinden, erkeklerin baş açık dolaşmasından dolayı meydana geldiğini ileri sürüyorlardı. Konya Müftüsü Hacı Tahir Büyükkörükçü'ye gelince o da aynı abartmalı yaklaşımla, İslâm'ın giyime ilişkin kurallarının mini eteğe ancak ve ancak karşı olabileceği savını ileri sürüyor, konumuna daha da güç katabilmek için de "giyimdeki bu gevşeme ve çözülmenin komünistlerin, Marksistlerin, Leninistlerin ve masonların ortak bir komplosunun sonucu olduğu"nu söylüyordu.
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.