Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kemalist Devrim 5

Kemalizmin Felsefesi ve Kaynakları

Doğu Perinçek

Kemalizmin Felsefesi ve Kaynakları Sözleri ve Alıntıları

Kemalizmin Felsefesi ve Kaynakları sözleri ve alıntılarını, Kemalizmin Felsefesi ve Kaynakları kitap alıntılarını, Kemalizmin Felsefesi ve Kaynakları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
D'Holbach, Hıristiyanlığı eleştirmekle yetinmemiştir, doğayı yaratan bir varlığı da kabul etmez. Kemalist önderlik de aynı tavrı benimsemiştir. ''D'Holbach, tanrı kavramını, ilkel insanların doğa olayları karşısında duyduğu korku ve cehaletle açıklar. Dinin kökeni, çoğunluğun korkusu ve azınlığın yalanıdır. Eğer insan hayatında fenalık olmasaydı, Tanrı düşüncesine de hiç bir zaman ulaşılmayacaktı. Doğa felaketleri, açlık, salgın hastalıklar, bütün bunlar, insanı korku ve kaygıların içine iter. Bu edenle insan, bilmediği her olay karşısında huzursuzluğa ve korkulara kapılır. Özellikle sel, deprem, volkan patlamaları gibi doğal olaylar karşısında kendisini çaresiz görür. D'Holbach'a göre, ilkel insan, bilgisizliği temelinde, taşların, ırmakların ve doğal güçlerin maddelerinden ayrı bir ruhları olduğu fantezisini kurmaya başlar. Bunun sonucunda eski yasa koyucuları, peygamberler, büyücüler ve halkın diğer eğiticileri, kendi çıkarları uğruna halkı aldatmaya ve tanrısal dogmalar yaratmaya başladılar.
Sayfa 84 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
İnsanlığın parçası olan insanlar, iyilik ve erdemle bencillikten kurtuldukları oranda, insanlığın belleğinde ölümsüzle­şirler.
Reklam
Atatürk'ün 15 yıl Dışişleri Bakanlığı'nı yapan Tevfik Rüştü Aras da, o dönemin ideolojik yönelişini açıkça saptar; CHP kurulurken programa sosyalist ilkeleri geçirmeye çalıştıklarını ve sosyalizmin en temel ilkesi olan emek ve kabiliyete göre gelir sisteminin prog­ramda kaldığını belirtir. Aras, "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" ilkesinin sosyalist bir görüşü içerdiğini de anlatmıştır. Yine Aras'a göre, Amasya Komutanlar Toplantısı'nda kabul edilen, "gereğinde Bolşe­vik olma" kararı, Kurtuluş Savaşı boyunca geçerli kalmıştır. Aras, bu gerçeği şöyle ifade ediyor: "Batı ülkeleri bize hayat hakkı tanı­mıyordu. Atatürk, 'Bizi dünya tanımazsa, komünistlerle birlik olur, kurulan yeni dünyada yerimizi alırız. Fakat memlekete yabancı eli sokmayız. Görüşümüzde samimiyiz. Bu bir oyun değildir. Ama ne olursak biz oluruz, asla yabancı eli karıştırmayız' diyordu."
Kemalizm, varlık ile bilgi arasındaki ilişkiye de materyalist bir yanıt vermiştir; insanın evreni bilebileceği kanısındadır. Tarih kitapları, bilgimizin sınırının "son yüzyıllarda yapılabilmiş keşiflerin ötesine geçemeyeceğini" belirtirler. Ancak her günkü yeni keşifler­le "bilgilerimizin sınırı gittikçe genişlemektedir." Atatürk, insan zekasının doğanın sırlarını çözeceğine ve beklenilen gerçekleri or­taya koyacağına "kesin" gözüyle bakar. Doğada hiçbir şeyin yok olmayacağından hareketle, ilerde insanlığın geçmişten kalan ses dalgalarını da saptayabileceğini ve binlerce yıl önce söylenmiş söz­leri belirleme olanağına kavuşacağını belirtir. Görüldüğü gibi, Kemalist devrimciler, bilinmezci idealizmi reddederler.
Cumhuriyet'in yeni bir dini yoktu. "Hayatta en hakiki yol gösterici bilim"di.
Kemalizmin aslında milll bir sosyalizm olduğunu Yakup Kadri Karaosmanoğlu Atatürk yaşarken açıkça belirtir: "Atatürk ilkelerine milli sosyalizm ismi verilebilir. Yalnız ha­tırlatmak isterim ki, ben milli sosyalizm deyimini kullandığım zaman Hitler ortada yoktu, henüz bu deyime sahip çıkmamış­tı. ( . . . ) Atatürk devlet başkanı olmuştu. Bir devlet başkanı da sosyalizm diyemezdi ya. Bu iş etrafındakilere düşüyordu.”
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
Atatürk ve arkadaşları, "Ke­malist felsefe", "Kemalist teori" gibi nitelemelerden kaçındılar. Atatürk, Kemalizmi bir "felsefe" veya bir "ideoloji" veya bir "teori" olarak değil, "Türk Devriminin yaptığı işlerin toplamı" olarak tanımladı. Çünkü Kemalizm diye bir felsefe yoktur, Kemalizm di­ye adlandırılan bir ideoloji de yoktur. Ama o "işler" yani o dev­rimci pratiğin kuşkusuz bir felsefesi, bir dünya görüşü, bir ideolo­jisi vardı. Kemalist Devrimin önderleri dünya çapındaki felsefe akımları içinde bir tercihte bulunmuşlardı. İlerde açıklanacağı üzere, felse­ fede "Determinist ve Pratik Maddiyetçi" veya "Tarihsel Materya­ list" olduklarını söylüyorlardı. Ekonomide ise, konumlarını "Halk­çılık ve Devletçilik" veya “Devlet Sosyalizmi" kavramlarıyla belir­liyorlardı.
Dünyada bir Sovyet devrimcisinin heykelini ilk diken ülke, yan­lış bilmiyorsam Türkiye'dir. 1928 yılında yapılan Taksim Cumhuri­yet Abidesi'nde hemen Atatürk ve İsmet Paşa'nın arkasında ünlü kasketiyle Aralov bulunmaktadır. Anıtların gelip geçici değil, stra­tejik tavırları yansıttığı dikkate alınırsa, Atatürk'ün Taksim Abide­si'yle verdiği mesajın içeriği daha iyi anlaşılır. Sovyet dostluğu, Türk Devrimi açısından stratejik bir ilkedir.
Sayfa 102Kitabı okudu
"Bugün Türkiye devleti, doğrudan doğruya bir meclis, bir şu­ra hükümeti ile idare olunur ve sonsuza kadar böyle idare olunacaktır. " Atatürk, Cumhuriyetin temel kuruluşunu açıkladığı, 19 Ocak 1923 tarihli konuşmasında da, şura hükümetini vurgular: "Bizim hükümetimiz, bir halk hükümetidir. Tam bir şura hü­kümetidir. "
Kemalist Devrim, Osmanlı Devletini yıktı, emperyalizme karşı tarihin ilk başarılı kurtuluş savaşını verdi; 1930'ların devletçi ve planlı ekonomi uygulamasıyla bir kalkınma modeli kurdu ve bu pratiklerden geçerek evrensel düzlemde Mazlum Milletlerin öncü konumundaki yerini belirginleştirdi. İşte bu tarihsel pratik, Kemalizmin tanımını da belirler: Kema­lizm, Türkiye'nin 19. yüzyılın ikinci yarısında başlayan milli de­ mokratik devriminin İstiklfil Savaşı ve Cumhuriyet'in inşası döne­ mindeki pratiğidir.
125 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.