Kendini Sev, Hayat Seni Sevecektir kitaplarını, Kendini Sev, Hayat Seni Sevecektir sözleri ve alıntılarını, Kendini Sev, Hayat Seni Sevecektir yazarlarını, Kendini Sev, Hayat Seni Sevecektir yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Çocukluğum boyunca hep aynı şeyi dinledim: Sürekli dışarı çıkıp durma ama başka bir zaman da burada boş boş oturup durma! Şimdi dışarı da çıksam, evde de otursam hep bir suçluluk duygusu yaşıyorum."
‘Belli bir çizginin dışına çıkmam imkansız, kendime hiç hareket özgürlüğü tanımıyorum. Böylece hiç kimsenin bende kınayacak bir şeyler bulamayacağından emin olurken ben onlara tepeden bakıp eleştirmeye ve yargılamaya devam edebilirim. Ama sonunda kendime, “Sen neyi yaşamayı becerebildin?” diye sormaktan da geri kalamıyorum.’
"Çelişki gibi görünse de diğerine yaklaşabilmek için aslında araya mesafe koymak gerekir. Fazla yakın olmak, onu olduğu gibi görmek için ihtiyacımız olan mesafeyi ortadan kaldırır."
Yalnızlığımızı yaşayamamak, bazen ruhumuzu el altından satmak, küçültücü ilişkileri yürütmek, nefreti bile bir bağ olarak görmek, yaşamdan çok ölüme yakın bir anlaşma imzalamak anlamına gelebilir.
Başkalarına "mış" gibi yapıyorum, hayatımdan memnunmuşum gibi' davranıyorum, yaramazlık yapmayan, aşırılıklara kaçmayan o kusursuz küçük çocuğu oynuyorum. Aşırılıklarla, yasaklarla ve sırlarla dolu ikinci yaşamımı bir bilselerdi ah!’
Kaybetme riskini göze aldığımızda hiçbir tehlike hissi yaşamayız, oysa benliğimizi kaybedeceğimizden korkuyorsak başarısızlıktan korkarız ki bu da kaçınılmaz olarak dramatik sonuçlar doğuracaktır.
...insan bütün yaşamını en güzel şeylerin gelecekte olduğu inancıyla geçirir. Daha ilkokuldayken, ileride üniversiteye gitmeyi ya da hayatımıza belli bir yön vermeyi sabırla bekleyerek büyük bir özenle derslerimize çalışırız.
Üniversitedeyken, okulu bitirip, bize daha fazla bağımsızlık ve saygınlık kazandıracak bir işe girmeyi bekleriz. Ve çalışmaya başladığımızda da artık tek amacımız daha çok şeye sahip olmak için daha fazla harcamak üzere yaşam seviyemizi yükseltmektir. Ve bu, bitkin düşmüş bir halde, artık dinlenmeye can atacağımız bir ana kadar sürer, ne var ki artık emeklilik vakti gelmiştir. Artık elimizde tek kalan, yaşamak için vakit ayırmadığımız her şeye acı ve özlemle bakmaktır.
Bedenimizi kafamızdan ayrı düşünmek imkansızdır. Arzu uyandıran ve aynı zamanda arzu da duyan bedenimizi nasıl düşünüyorsak öyle yaşarız; bütün hoşnutsuzluklarımız, sevilmemenin, dışlanmanın ve bir gruba ait olamamanın verdiği acılar onun aracılığıyla bugüne taşınır.