Karanlık Cevher Dizisi 2. Kitap

Keskin Bıçak - Altın Pusula

Philip Pullman

Keskin Bıçak - Altın Pusula Gönderileri

Keskin Bıçak - Altın Pusula kitaplarını, Keskin Bıçak - Altın Pusula sözleri ve alıntılarını, Keskin Bıçak - Altın Pusula yazarlarını, Keskin Bıçak - Altın Pusula yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ama Will niyetlendiği şeyi yapamadı çünkü o anda bir cadı, dalını çayıra, yanına indirdi. Oğlanın şaşırıp kalmasının nedeni sadece onun uçması değil, hayret verici zarafetiydi, bakışının vahşi, soğuk, güzel berraklığıydı ve hem çok genç hem de gençlikten o kadar uzak olan çıplak solgun kolları ve bacakları.
Sayfa 249 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Eh, Dr. Grumman," dedi, "sizi bilmem ama ben havadayken kendimi daha iyi hissederim. Gene de, keşke o zavallı adam ipi bıraksaydı. Öyle kolaydır ki bırakmak ve eğer hemen bırakmazsanız, sizin için umut yoktur."
Sayfa 235 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir seferinde Serafina Pekkala'ya uçmaya aldırmadığını, bunun sadece bir iş olduğunu söylemişti ama böyle demek istememişti aslında. Arkanda iyi bir rüzgar ve önünde yeni bir dünyayla yukarı doğru süzülmek: Hayatta bundan iyi ne olabilirdi?
Sayfa 235 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Eh..." diye bitirdi ihtiyar, ellerini iki yana açarak, "tek yapabileceğim bıçağı sana vermek ve nasıl kullanacağını göstermekti ki yaptım, bir de sana çürümeden önce Lonca'nın buna ilişkin kurallarının neler olduğunu söylemekti. Önce, kapamaksızın asla açma. İkinci olarak, asla başkasının bıçağı kullanmasına izin verme. Sadece senindir. Üçüncü olarak, onu asla adi bir amaç için kullanma. Dördüncüsü de, bunu bir sır olarak sakla. Eğer başka kurallar var idiyse, onları unuttum, unuttumsa da önemleri olmadığı içindir. Bıçak sende. Taşıyıcı sensin. Çocuk olmaman gerekirdi. Ama dünyamız parçalanıp gidiyor ve taşıyıcının işareti insanı yanıltmaz. Adını bile bilmiyorum. Şimdi gidin. Çok kısa zamanda öleceğim çünkü nerede zehirli ilaç olduğunu biliyorum ve Heyulaların gelmesini beklemeye niyetim yok, ki bıçak gider gitmez geleceklerdir. Git." "Ama Bay Paradisi-" diye başladı Lyra. Adam başını iki yana sallayıp devam etti. "Vakit yok. Buraya bir amaçla geldiniz ve bu amacın ne olduğunu bilmeseniz de, sizi buraya getiren melekler biliyor. Gidin. Cesursun, arkadaşın da akıllı. Ve bıçak sizde. Gidin." "Kendinizi sahiden zehirlemeyeceksiniz, değil mi?" dedi Lyra, dertli dertli. "Gel hadi," dedi Will. "Peki, meleklerden ne kastettiniz?" diye devam etti Lyra. Will kolunu çekti. "Gel hadi," dedi gene. "Gitmemiz gerek. Teşekkürler Bay Paradisi." Kan lekeli, tozlu sağ elini uzattı, adam onu hafifçe sıktı. Lyra'nın elini de sıktı ve Pantalaimon'a başıyla selam verdi, o da selamı kabul ettiğini ermin başını eğerek gösterdi. ...
Sayfa 201 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Perişan haldeydi. Ama sonra olabilecek en tuhaf şeyi hissetti ve sağ bileğinin tersiyle gözlerini silince, Pantalaimon'un başını dizinde buldu. Kurt köpeği biçimindeki cin eriyen, kederli gözlerle başını kaldırmış ona bakıyordu ve sonra Will'in yaralı elini tekrar tekrar yeniden hafifçe yaladı, başını bir kez daha Will'in dizine koydu. Will'in Lyra'nın dünyasındaki tabu hakkında, bir kişinin başkasının cinine dokunmasını önleyen tabu hakkında hiçbir fikri yoktu ve daha önce Pantalaimon'a dokunmadıysa eğer, onu alıkoyan bilgi değil, kibarlıktı. Oysa Lyra soluksuz kalmıştı. Cini bunu kendi inisiyatifiyle yapmıştı, şimdi de geri çekildi ve kanatlarını çırparak güvelerin en küçüğü biçiminde onun omzuna geldi. İhtiyar adam inanmazlıkla değil de ilgiyle izliyordu. Daha önce cinler görmüştü; o da diğer dünyalara seyahat etmişti.
Sayfa 195 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Tahammül edilemeyecek kadar fazlaydı her şey.
Sayfa 195 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Sus! İstemiyorsun ha... seçme hakkın yok! Dinle beni çünkü zaman kısa. Şimdi bıçağı önünde tut - böyle. Kesmesi gereken sadece bıçak değil, senin zihnin de kesmeli. Onu duşünmelisin. Onun için, böyle yap: Zihnini bıçağın en ucuna koy. Bütün dikkatini bir yere topla, oğlum. Zihnin odaklansın. Yaranı düşünme. O iyileşir. Bıçağın ucunu düşün. Sen oradasın çünkü. Şimdi onu hisset, çok nazikçe. Öyle küçük bir aralık arıyorsun ki, gözlerinle asla göremezsin ama zihnini oraya koyarsan, bıçağın ucu bulur. Havayı boydan boya hisset, ta ki dünyadaki en küçük aralığı sezene kadar..."
Sayfa 195 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Hiçbir şeyin olduğu gibi devam edeceğine güvenmezsek, nasıl gelişebiliriz? Bir baba ya da bir anne her an alınabilir, aile üyeleri ayrı düşebilir bir tüccar alınabilir, işi başarısızlığa uğrar, bütün çalışanlarıyla onu destekleyenler işlerini kaybeder; peki, aşıklar yeminlerine nasıl inanacak? Heyulalar gelince bütün güven ve bütün erdemler dünyamızdan yok oldu." ...
Sayfa 145 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Bir zamanlar mutlu bir dünyaydı, diye açıkladı. Şehirler ferah ve zarifti, topraklar sürülürdü, bereketliydi. Ticaret gemileri mavi okyanuslara sefer yapıp gelirdi, balıkçılar ağlar dolusu morina ve orkinos, levrek ile dubar çekerdi; ormanlar av doluydu, hiçbir çocuk aç kalmazdı. Büyük şehirlerin sarayları ile meydanlarında Brezilya ve Benin, Ayrlanda ile Core'den gelen büyükelçiler, tütün satıcılarıyla, Borgamo'dan komedyenlerle, servet tahvili tacirleriyle haşır neşir olurlardı. Geceleri maskeli aşıklar güllerin sarktığı sıra sütunlar altında ya da lambalarla aydınlatılmış bahçelerde buluşur, havada yasemin kokusu dalgalanır ve tellerine dokunulan mandaronun müziğiyle zonklardı. ...
Sayfa 145 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Eli ayağı tutmaz olmuş yetişkinlerin oldukları yerde kalmaları gerekiyordu ama küçük çocukların artık onlara cevap vermeyen bir anneye sıkı sıkı sarılması ya da hiçbir şey söylemeyen, hiçbir şeye bakan ve gözlerinde hiçbir şey olan bir babanın kolunun yenini çekiştirmesi acı veriyordu. Daha küçük çocuklar, niye anneleriyle babalarından ayrılmaları gerektiğini anlamıyorlardı. Aralarından bir kısmı ebeveynlerini çoktan kaybetmiş ve bunları daha önceden görmüş olan büyücek çocuklar ise sadece üzüntülü görünüyor, hiçbir şey söylemiyorlardı. Serafina nehre düşen ve babasına seslenerek Serafina'nın omzundan geriye, hâlâ kayıtsız bir şekilde suda duran sessiz şekle uzanan küçük oğlanı yerden aldı. Çıplak teninde gözyaşları hissetti.
Sayfa 144 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
126 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.