“Düşler, aynı yaşamın farklı dönemleri arasında kabul edilemez bir eşitliği dayatır insana, insanın hiç yaşamadığı şeyler arasında eş düzeyli bir eşzamanlılığı dayatır; ayrıcalıklı durumunu yok sayarak şimdiki zamanın varlığını yadsır.”
Tek özgürlüğümüz acı ile zevk arasında seçim yapmaktı. Mademki her şeyin anlamsız oluşu yazgımızdı, bu anlamsızlığı bir safra gibi taşımamak, onun zevkini çıkarmayı bilmek gerekirdi.
"Bu dünyada doğmuş olmak ister şans, ister şanssızlık olsun, yaşamını burada yaşamanın en iyi yolu, benim şu anda yaptığım gibi, ilerleyip giden neşeli ve gürültücü kalabalığa kendini bırakmaktır."
İki insanın birbirini sevmesi, kendilerini dünyadan yalıtması çok güzel bir şey. İyi de, bu baş başalıklarını ne ile besleyebilirler? Dünya, üzerinde konuşulmayacak kadar iğrenç de olsa birbirleriyle konuşabilmek için bunu yapmaya gerek duyarlar.