Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kimsesizler Cumhuriyeti

İsmail Saymaz

En Eski Kimsesizler Cumhuriyeti Sözleri ve Alıntıları

En Eski Kimsesizler Cumhuriyeti sözleri ve alıntılarını, en eski Kimsesizler Cumhuriyeti kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
En acısı, çocuğunu yitiren velilerin yalana ortak edilmesiydi. On üç yaşında ölen Cennet’in babası Ahmet Karalp “Kesinlikle Kuran kursu yoktu. Böyle bir şey duymadım,” dedi. Halbuki Karalp’in oğlu da yan binada Kuran eğitimi görüyordu. On bir yaşındaki Şehrinaz’ın babası İbrahim Avcı, “İngilizce kursuna gönderdim,” dedi.’ Yalancı tanıklık karşısında yargıç, “Yatılı dil kursu mu olur?” diye sormadı.
• Bu çocuklar neden bu yurtlara gidiyor? -Kuran okumak için. • Bu yurt bölgede Süleymancılara ait tek yurt mu? - Hayır, pek çok var. Hepsinde aynı sorunlar var. • Ne yapılabilir bu durum karşısında? - Birincisi; benim gibi cesur insanlar çıkacak, köylülere anlatacak. İkincisi; devlet ele alacak, devlet. Fakir insanlar ve kırsalda yaşayanlar, ister Süleymancı olsun, ister Nakşibendi olsun, bunlara muhtaç olmadan çocuklarım okutabilecek. Barınabilecek yurtlara ve okullara gereksinim var. Bunları devletin yapması lazım. Devlet yapmadığı sürece açığı bunlar dolduruyor.
Sayfa 30 - Avukat Hakkı ÜnalmışKitabı okudu
Reklam
35 KİLO ET PEŞİNDE
Aladağ’da 11 çocuk ve bir yetişkinin yanarak ölmesinden iki gün sonra, 1 Aralık günü cenaze telaşı halen sürerken, Süleymancıların avukatı Adem Metik, Aladağ Cumhuriyet Başsavcılığı’nın koridorlarında, dilekçesine yanıt verilmesini bekliyordu. Dilekçede, ne müvekkilliğini üstlendiği hizmetli Mahmut Deniz’in itirafları, ne de diğer Süleymancıların “samimi ikrarları” vardı. Bilirkişi incelemesi ve keşfi yapılmamış yurdun buzdolabında kalan etlerin Süleymancılara iadesini istiyor; “Etlerin bozulma tehlikesi vardır. Teslimine karar verilmesini saygı ile dilerim,” diyordu. Savcılık “Buzdolabı içerisinde, bozulacağı düşünülen, çözülmüş yaklaşık 35 kilogram eti” Metik’e teslim etti. Tutanakta, “Derin dondurucudaki etler ise donmuş olmasından dolayı alev almamış, dolapta kalmıştır,” diye yazıyordu.
Aladağlı aileleri ve çocukları, Süleymancıların yurduna mecbur eden devlet, faicadan sonra mağdurların ellerine para sıkıştırıp “büyüklüğünü” gösterdi. Çocuğu ölen 12 aileye 10'ar bin, çocukları yaralanan 24 aileye 5’er bin TL verildi. Bu ailelere 6500’er TL’lik ev eşyası yardımı yapılırken, köylü mağdurların ev onarımları için toplam 215 bin TL harcandı. Köylüler ilk kez psikolog gördü. Yollarına ilk kez asfalt döküldü. Seçimler dışında köylerine milletvekilleri geldi.
• Facia devletin öngörüsü dışında mı oldu sizce? Devletin eli var bunun içinde. O yıl biz çocuklarımızı vermesek bu yurt kapanacaktı. Devletin bilgisi olmasa çalışamazdı. Devletin buna yardımı var. Bu yolu bize gösteren, devlet. Kaymakamı, milli eğitim müdürü. Yolu gösteren bunlar.
Büyüktürk, akşamları bilgisayarını açarak, insan, at, eşek ve zürafaların çiftleşmesini gösteren videoları çocuklara izletiyordu. Birinci çocuk, “Ben de izledim. ‘Bunda bir şey yok. Köyde zaten görüyorsunuz,’ diyerek, izletiyordu,” diye konuştu. Öğrencilere eşiyle olan cinsel ilişkisini bile anlatan Büyüktürk, bir gece yarısı birinci çocuğu yatağına çağırdı. Çocuk uyuma numarası yaparak gitmedi. “Çünkü” dedi Emniyet’te, “Arkadaşımın pantolonunu indirmeye çalıştığını biliyordum.” Büyüktürk’ün iki çocuğu yatağına alıp uyuduğunu da duymuştu.
Sayfa 74 - 14 Ocak 2016 tarihli ifade tutanağı.Kitabı okudu
Reklam
Denebilir ki, Ensar Vakfı Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu, ceza almamak ve vakfını kapattırmamak için, “Bizim yurdumuz yok,” dedi. Peki, bir devletin valisi yalan söyler miydi? Ne hazindir ki, söylüyordu.
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Manisa’da katıldığı açılışta, “Ensar Vakfı’nın insanlığa ve ülkemize hizmet ettiğine şahitlik ediyoruz,” dedi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu “Buna bir kere rastlanmış olması, hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz,” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Aileden sorumlu bakan da zaten birilerinin önüne yatmış vaziyette, o da konuşmuyor,” deyince kıyamet koptu. Ensar Vakfı’nı savunamayan AKP’liler Ramazanoglu’nun namusuna saldırıldığını iddia etti.
Bu bakımdan, Ermenek’te 18 işçinin yeraltında 16.000 ton çamur içinde can vermesi ile Ensar Vakfı’nın yurdunda on çocuğunun tecavüze uğraması, bir neden-sonuç ilişkisi içinde birbirine bağlanıyor. Yeraltında insan onuruna aykın koşullarda çalıştırılan bir babanın, çocuklarını okutabilmesi için Ensar Vakfı’na göndermekten başka bir yolu yoktur. Yahut Aladag’da çalıştığı maden ocağı kapatılan baba, para talep etmeyen Süleymancı yurdunu tercih etmekle, esasen hata etmemiş, koşulların zorunlu kıldığı bir karar vermiştir. O baba, çocuğunu yurda göndermeye mecburdur.
Sayfa 119Kitabı okudu
171 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.