"Din ve inancı birbirinden ayırmışlardır.
Ortak ve değişmez inançları, değersiz
olduklarıdır. Değersiz oldukları için
saldırıya uğrayabileceklerini düşünürler, her an
korku içinde ve tetiktedirler.
Korkularını yatıştırabilmek için güç
peşindedirler. Bu gücü göstermek,
bunu güç olarak kabul ettirmek
zorunda hissederler. Bunun ispatı,
karşısındakinin korkması ya da saygı
göstermesidir. Bu durumda ondan
zarar gelmeyeceğini düşünerek geçici
olarak rahatlarlar.
Ne var ki, bu sonu gelmez çaba
değersizlik inancının yeniden üretimi,
sürekli beslenmesidir. İnançlarıyla asla
yüzleşmeyen, hiç sorgulamaksızın,
kayıtsız şartsız savunan elemanlar
değerli olduklarını düşündürebilecek,
hissettirebilecek her şeyi bir tehdit
olarak algılar ve hemen yok etmek için
saldırıya geçer."
"Geleneği kutsal, kutsalı korku
olarak kabul eden elemanların
geleneksel yemeği "döner"dir.
Kalın bir şişe katman katman
geçirilen etler sıkıştırılarak bir
bütün haline getirilir, sonra ateşin
karşısına konur. Kızaran et baştan
aşağı incecik kesilip alınır ve
birazcık çevrilir. Et yığını böyle
böyle kendi ekseninde gıdım gıdım
çevrilerek, kızaran et ince dilimler
halinde kesilerek, kalın şişe varasıya
ateşte pişirilir.
Elemanların bilinci parçalardan
oluşan katman yığınıdır. Bu
parçaların tümü korkuya geçirilir ve
gerçeğin karşısına konur. Gerçek
karşısında yalanlarından utandıkça
kızaran yüzünü soyan eleman
kendini biraz çevirir, yüz kızardıkça
soyulup atılır, sahte yüzleri dilim
dilim dökülen elemandan geriye en
sonunda korku kalır."