Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kışkırtılmış Erkeklik Bastırılmış Kadınlık

Erdal Atabek

Kışkırtılmış Erkeklik Bastırılmış Kadınlık Gönderileri

Kışkırtılmış Erkeklik Bastırılmış Kadınlık kitaplarını, Kışkırtılmış Erkeklik Bastırılmış Kadınlık sözleri ve alıntılarını, Kışkırtılmış Erkeklik Bastırılmış Kadınlık yazarlarını, Kışkırtılmış Erkeklik Bastırılmış Kadınlık yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Günlük deyimlerimizi düşünüyorum. "Hayat erkeği" dediğimiz zaman ne anlarız? "Hayat adamı" dediğimizde, güçlükleri pratik yönden çözebilen, sıkıntıları çabucak aşan, başarıya ulaşmış bir erkeği anlatmıyor muyuz? Peki "hayat kadını" nedir? Bir fahişe. Birinde yüceltme var, öbüründe aşağılama. Neden "hayat adamı" olmak erkeği yüceltiyor da, "hayat kadını" olmak kadını aşağılıyor? Toplumsal bilinçdışında kadını aşağılamaktan kuşkusuz. "Hayat" dediğimiz yaşama zenginliğini nasıl daraltıyoruz. Ya "ev", ya "sokak"? "Evinin kadını" dediğimizde ne anlıyoruz? Evinin işini yapan, evini temiz tutan, yemeklerini düzenli pişiren, çocuklarına gereği gibi bakan, evinden başka bir şeyi gözü görmeyen kadın. "Evinin erkeği" dediğimizde? Evine düzenli gelen, içki içmek için, kumar oynamak için, arkadaşlarıyla gezmek için ev dışında hayatı olmayan erkeği. "Evinin kadını" deyiminde övgü var, "evinin erkeği" deyiminde beğeniyle karışık hımbıllık suçlaması. "Sokak kadını" deyimi var, orospu demek. "Sokak erkeği" deyimi yok. Sokak erkeklerindir. Kadın çıkarsa, orospuluğundan çıkar. Çocukları da unutmayalım. "Sokak çocuğu" gezmeyi seven, haşarı çocuklara yöneltilmiş sevimli bir eleştiri. Geleneksel kültürümüz, erkeklere ve kadınlara dünyayı böyle paylaştırmış. Neden mi? Dünyayı paylaşmayı bilmediğimizden.
Reklam
Ben mesleğimin kadınıyım!
Ben mesleğimin kadınıyım. Yıllarca okudum, emek verdim. Yok öyle ev işiymiş,çocukmuş,kocaymış,kendimi kaptıramam. Hayatımda hepsinin yeri var ama hiçbiri de insanın amacı olmamalı… Emek verdiğin şey emeğini inkar etmemeli…
Sayfa 96 - Altın KitaplarKitabı okudu
Ama, evlendikten sonra kadının artık çalışmaması gerekiyordu. Öyle ya, evlendikten sonra da çalışacaksa kadın neden evlensindi? Evli kadın çalışırsa erkeğin erkekliği nerede kalırdı?
Toplumsal iletişimimiz kopuk. Herkes kendi kişisel dünyasında kendi yaşam uğraşını vermek zorunda bırakılmış. Ama bunu yazgımız olarak kabul edemeyiz. Kabul edemeyiz, çünkü yazgı değil. Bu kopukluk yazgı değil, insana değer vermemekten kaynaklanan bir çarpık yapı, bir bozuk düzen..
"Elimizi hayatın elinin üstüne koyalım. «Seni seviyorum» diyelim. «Seni ben seviyorum, bu sevgi benim özgürlüğümdür, bunu duyduğum sürece seveceğim.» Ve romantizm ölmeyecektir.
Sayfa 159Kitabı okudu
Reklam
«Neden sevgi hep içime tıkanmış bir hıçkırık olsun?» «Neden sevgiyi değil de, sevgisizliği öğretiyorsunuz?» «Neden güveni değil de kuşkuyu öğretiyorsunuz?» «Neden iyiliği değil de kötülüğü öğretiyorsunuz?» «Neden bütün bunlara benim karar vermemi engelliyorsunuz?»
Sayfa 158Kitabı okudu
Olmadık yerde patlayan öfke nöbetleri. İki kadeh içkiyle köpüren sulugözlü duygusallık. Geçmişe dönük özlemlerin umutsuz güzelliği. Çaresizliğin güç verdiği kadercilik. Arabesk. «Gerçekçi ol, gerçekçi ol» diye diye gerçeklerin büsbütün dışında yaşayan insanlar yetiştirmek, «Bize özgü bir başarı mı?» diye düşünüyorum. Romantizm bir başkaldırıdır. «Şöyle olmalısın, böyle yapmalısın, senin için bu iyidir, sana şu yakışır» diyen buyrukçuluğa karşı, başını kaldırmak ve kuralların gözlerine bakmak. «Nedenmiş o?» diyebilmek. «Nedenmiş o?Benim için iyi olanı neden hep siz biliyorsunuz?
Sayfa 157Kitabı okudu
"Duygulara artık yer kalmadı mı?Hayatı hep kaç-kovala oyunu gibi yaşamak mı gerekiyor?Bir de durup baksak ne olur?Evet, durup baksak.«Neden kaçıyoruz?» diye sorsak. «Neyi kovalıyoruz?» diye sorsak,«Önümüze» ardımıza bakmadan neyi yaşıyoruz?» dlya sorsak,Önce dursak, sonra baksak, sonra sorsak?Kimbilir, belki de yanıbaşımızda, kaybettiklerimizi buluverirdik.Kaybettiklerimizi. Belki de duygularımızı.Duygularımız. Ezilen, horlanan, küçümsenen,dudak bükülen duygularımız.Hep baskı altına alınan, hep baskı altında tutulan duygularımız. Coşkuyla gülememek.Doya doya ağlayamamak. Kıpkırmızı bir öfkeyi yaşayamamak."
Sayfa :156-157Kitabı okudu
Mevcut düzen dahilinde ne romantizm mi?
"Sahi, ne gelir aklımıza «romantizm» denince?«Romantizm mi? Şimdi güldürmeyin beni, bizim halimize ne de yakışır ya?Bunca hır gürün, bunca tatsızlığın içine romantizmin gölgesi bile vuramaz.Biz nelerle boğuşuyoruz, siz nelerden söz ediyorsunuz?»
Sayfa 156Kitabı okudu
947 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.