"Evvel taş tabletlere, bilahare bakır levhalara kazındı kıyamet pusatı… Namıdiğer; Kargın Yıldızı! Ateşe, rüzgâra, suya ve toprağa kuruluydu anahtarı. Tam üç defa vurdu İblis’in ordusunu… İlkinde soğuk rüzgârlar, cihanı dondurdu! İkinci kez çarptığında, Murya’da, dağlar yürüdü… Kabardı toprak, ne var ne yok yuttu! Suyla indi üçüncü… Delindi gök, taştı deniz, arzı doldurup boğdu! Şimdilerde dördüncü, bir sandığın içinde, çağrılmayı bekliyor. Ve bu gelen sonuncu; hazır ol ey ahali, kor ateşiyle geliyor!"
Ses getiren Saklı Kurtlar serisinin dördüncü ve son kitabı...
Düğüm çözülüyor, sırlar açığa çıkıyor...
Ruhunuzu ürpertecek gerçekleri duymaya hazır mısınız?
Düşünce meleklerin gözyaşı…
Kargın Yıldızı peydahlanır.
Akınca asil soyun gök kanı…
Acun, kurtla kıyamete kalır!
(Tanıtım bülteninden alınmıştır...)
“Hiç kimsenin hatırlayamadığı zamanlardan birinde, her şeyi yaratan, güneşten, yeryüzüne, kanatlı bir çobanını göndermiş. Çoban dolaşırken, ölmek üzere olan yaralı bir kurt görüp yanına gitmiş. Onun acı çeken hâline dayanamayıp, merhametinden ağlamış. Gözyaşları, kurdun kanayan yarasına damlamış ve kurt, ölümden dönüp canlanmış.
Sonra dile
Mao Zedong
Çin'in nüfusu 600 milyondur. Nükleer silahlardan 300 milyon kişi ölse dahi geriye 300 milyon Çinli hayatta kalır. Biz nükleer silah yapma kararımızdan hiç vazgeçmeyeceğiz. Bu bizim için milli hedeftir.
Çin için, Doğu Türkistan'da yapılan nükleer denemelerde binlerce insanın ölmesi veya sakat kalması önemli değildir. Çünkü Çin, Doğu Türkistanlılara insan gözüyle bakmaz, yok olması gereken yaratıklar olarak görür.
(18 Ocak 2016, Yücel TANAY)
İnsanoğlunun tüm insafsızlığına, yeryüzünde yaşattığı bunca acıya ve iflah olmaz aymazlığına rağmen, hala kurtarılmayı hak eden milyonlarca güzelliği barındırıyor bu cihan.
Millet kavramından hızla uzaklaşıp ümmet olmaya yönelen, onunda başı boş bir cehaletle harmanlayıp, yaşamayı ; gündelik ihtiyaçtan ibaret sayan topluluklar yok olmaya mecburdur ! Ahaliyi , millet yapan asli değerler ; efsaneleri , kahramanları , zaferleri , bayramları , maneviyatı ve bunların tümünü kapsayan tarih bilincidir. Zeki düşmanlar ise bu bilinci silmek ya da sulandırıp , değersizleştirmek için saldırır... Hedefindeki milleti ; barbar , hunhar , soykırımcı veya yalancı ilan edip , tarihini ve kültürünü infaz etmeye çalışır.
Ve adı konmayan , layıkıyla anılmayan her şey unutulur... İşte tam da bu yüzden , tek vatan değil ; “ Türk Vatanı” , tek bayrak değil ; Türk Bayrağı” tek millet değil ; “Türk Milleti” ve tek devlet değil ; “ Türk Devleti” diye anlatılmalıdır. Vatanın , bayrağın , milletin ve devletin Türk olduğunu zikretememek ; bütün bunları isimsiz , yani sahipsiz kılmaktır !