Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kızıl Damga

Nathaniel Hawthorne

Kızıl Damga Gönderileri

Kızıl Damga kitaplarını, Kızıl Damga sözleri ve alıntılarını, Kızıl Damga yazarlarını, Kızıl Damga yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
248 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Ahlaksız Cadı
Asıl adı Nathaniel Hathorne olan yazarın bu kitabını çocukluğunda yaşadığı kasabada geçen bir olaydan esinlenerek yazdığı söylenir. Doğru mudur bilinmez ama nedeninin de 1690'larda Massachusett’de kurulan ve özellikle kadınları cadı ilan edip idam eden Salem cadı mahkemelerinin hakimlerinden birinin akrabası olması sebebiyle soyadını değiştirdiği söylenir. Burada bahsi geçen hakim john Hathorne’dur ve yaptığı eylemlerden hiç pişman olmamıştır. Yazarın da bu uğursuz akrabayla bağlantısını kesmek için soyadını Hawthorne olarak değiştirdiği söylenir. Kitap genel olarak puritan ahlakını ve dogmalarını eleştirir. Salem’e gelen ilk koloniciler önce mezarlık ve hapishane inşa ederler. Bu detay çok dikkatimi çekmişti. Çünkü günah işlerseniz ya hapse girer cezalandırılırsınız ya da ölüp mezara girersiniz. Hikaye elinde 3 aylık bebeğini ve göğsünde kocaman kırmızı bir A harfi taşıyan Hester adında bir kadının kasabanın meydanına götürülmesiyle başlar. Zina yaptığı için hapis yatmıştır ve oradan çıktıktan sonra da kasaba meydanında suçundan dolayı damgalı hayvan gibi saatlerce sergilenir. Göğüsündeki A harfi de “adultery”nin baş harfidir. Hester akıllı ve yetenekli bir kadındır. Hem kendisi hem de kızı her türlü linçe uğramasına rağmen yoluna devam eder. Sonra bu A harfi Hester’ın yetenekleri ve karakteri sayesinde evrim geçirir. Fazla spoiler vermeyeyim. Kitapta yazarın çok bariz puritan nefretini hissediyorsunuz. Sanırım filmi de varmış ama ben izlemedim. Zaten kitapla alakası yokmuş ve beğenilmemiş.
Kızıl Damga
Kızıl DamgaNathaniel Hawthorne · Arion Yayınları · 2004833 okunma
Reklam
Nefret ve aşkın temelde aynı şeyler olup olmadığının incelemeye değecek kadar ilginç bir konu olduğunu kabul etmemiz gerek. Her ikisi de en yoğun oldukları zaman taraflar arasında karşılıklı bir yakınlık, bir samimiyet oluşur; tutkulu âşık ya da aynı derecede tutkuyla nefret eden kişi karşısındakinin duygularıyla beslenir ve o kişi çekip gidince -ya da giderse- kendini boşlukta hisseder. Bu nedenle felsefeye bağlı olarak ele alındığında her tutkunun temelde aynı olduğu kabul edilebilir.
Dürüst ve sebatkâr olmak çok daha fazla saygıya lâyık bulunurdu. İnsanların kalıtımsal olarak saygıyı hak ettiğine inanılırdı. Bu düşünce biçimi sonraki kuşaklarda yok olmadıysa bile, önemi azalmıştır; hele halka hizmet edecek kişilerin ne seçilmesinde ne de saygı görmesinde hiç dikkate alınmazdı.
Aşk yeni olsa da, sönmüş ateşinin küllerinin içinden çıkarak uyanmış olsa da her zaman ışığını yolladığı kalplerin dışına taşarak çevreyi aydınlatır.
Reklam
İşlenen suçun insan ruhunda bıraktığı izler asla silinip yok olmaz.
"Seni kendi güçsüzlüğün, zayıflığın öldürüyor, başka bir şey değil!"
Her şey boş, her şey yalan, gerçek olan tek şey ölüm!
Kendi gün ışığını kendin toplamalısın. Benim sana verecek gün ışığım yok!
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.