İnsan belleği çok itaatkardır; bize acı çektirmek istemez. Bu kötü dönemi çekmecelerinden birine yerleştirecek ve anahtarını zamanın dehlizlerinde kaybedecek.
Kitap, edebi anlamda beklenmedik numaralara sahip bir kitap değil. Yahut alışıla gelmişin dışında bir özgünlük de taşımıyor. Bütün bunlara rağmen yazar, obsesif bir âşık rolünü okura güzel bir şekilde hissettirebiliyor.
Kadının bunalımlı duygu durumu satır satır sanki okuyucunun gözü önünde sergileniyor. Ve bu imgelemdeyse, kadın kocasını sevmekten de ziyade, ona taparcasına hastalıklı bir âşk besliyor. Bu giderek büyüyen hastalıklı duygular, kocasını kızından bile kıskanacak derecede bir çığ halini alıyor. Tabii, tahmin edileceği üzere: Sağlıksız duygular, insana başta kendini, sonraysa onun için her şeyden üstün tuttuğu şeyleri kaybettiriyor.
Ortalama bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ama muhtemelen aynı kitap Stefan Zweig tarzı popülariteye sahip bir yazardan çıkmış olsaydı, çok daha sevilmiş ve bilinen bir kitap haline gelirdi.