Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Koltuk Gönderileri

Koltuk kitaplarını, Koltuk sözleri ve alıntılarını, Koltuk yazarlarını, Koltuk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İşten güçten bi türlü ziyaretlerine gidemiyordum. Ayıp oldu doğrusu. Yalçın'ı çok severim. Karısı da çok iyi bir kız. Evleneli neredeyse yıl oluyor. Üstelik , kaçtır da çağırıyor. İş güç de bahane... Onlara gidemeyişimin sebebi ne iş , ne güç , parasızlık. İnsan , yeni ev kurmuş arkadaşına geçit töreninde yürür gibi elini kolunu sallaya sallaya gitmez ya...
- Affedersiniz . ikinci şube polisi misiniz? - Evet... - Cinayet masasından mı? - Evet... - Bu bölgeye mi bakıyorsunuz? - Evet... Ne olacak? - Aman kardeşim , şurda bir adam öldürüyorlar. - Ben karışmam. Bugün izinliyim!... Telaşlı adamın yanına birisi yaklaştı. Kulağına yavaşça. - Benim de başımdan geçti , bilirim , böyle polis aranmaz.
Reklam
Bazı insanlar kapı kanadına benzerler ; boyuna gider gelirler ama , hep topaç gibi oldukları yerde dönerler.
- Şunları dinleyin! dedi. Bir erkek , yanındaki karısına bağırıyordu : - Alıp başımı kaçacağım... Vallahi kaçacağım. - Kaç!.. Sanki ben dururum da... Ben senden önce kaçarım ayol. Bana koca çooook... Sen kendine bak mıymıntı. Çat!.. Kadının suratına bir tokat. Bir ağlama , küfür , kıyamet... Yol arkadaşım , - Çabuk kaçalım , şahit yazarlar , dedi. Köprünün Karaköy başına doğru giderken , bir kadın çığlığı duyduk. Arabanın penceresinden fırlamış bir kadın bacağı çırpınıp duruyordu. - İmdaaat!... Kaçırıyorlar. Yol arkadaşıma , - Yahu güpegündüz bu kalabalıkta kadın kaçırılır mı? Deli bunlar... Vallahi billahi deli...
- Ziraat birader , ziraat... Evvela ziraat , sonra hürriyet... Ekilmemiş bir avuç toprak kalmıyacak. Ben bizim evin balkonuna saksılar içinde soğan ektim. Her vatandaş benim gibi yapsa memlekette soğan sıkıntısı kalmaz. Al ondan sonra , mesela fasulyeyi , al hıyarı... Herkes evinde , saksıda hıyar yetiştirse , hıyar sıkıntısı çeker miyiz? Efendim? Bir hürriyet tutturmuşlar gidiyorlar. Yahu fasulye olmayınca bir memlekette , hürriyet olur mu? Arkadaşını dinlemeyen , o söylerken o da söyliyen iri adam , şöyle diyor : - Kırbaç , beyim , kırbaç... Gözünü seveyim . cennetten çıkma. Bu millet sopasız adam olmaz. İkisi birden konuştuğu için birbirine karışan sesleri kulağıma şöyle geliyordu : '' Anayasadan önce... Fasulye , birader, fasulye. Hukuk diye tutturmuşlar , sallandır keratayı. Fasulyeden sonra , sokak kenarına pancar ek... '' Yol arkadaşına , - Kaçan deli bir mi , iki miymiş? diye sordum. - Bilmem , dedi. - İşte birader , bunların ikisi de deli... Hemen polise söyliyelim. Köprüaltı Polis Karakoluna bildirmek için , merdivenden iniyorduk. Bu sırada çok güzel bir kadın da merdivenden çıkıyordu. Hava sıcak olduğundan genç kadın , incecik , tiril tiril bir emprime giymişti. Kadının arkasından merdiveni çıkan iki erkek , gözleri kadının bacaklarında , hatta başlarını eğip , eteğinin altına bakarak , konuşuyorlardı : - Kitap gibi karı be , çevir çevir oku...
Reklam
Çünkü adamın akıllıya benzer yanı yok.
- Bilirsiniz , değil mi hikayeyi , hani tımarhanedeki deliye '' İçerde kaç kişisiniz? '' diye sormuşlar da , '' Ya siz , dışardakiler ne kadar? '' demiş.
Bu çorapsız ayaklarıma , bir dağınık saçlarıma bakıyor , beni gözünün tutmadığı belli oluyordu. - O yazıları siz mi yazıyorsunuz? - Evet , ben yazıyorum. - Sahi siz mi yazıyorsunuz? - Vallahi ben yazıyorum. Gözüm kör olsun ki... - Hayret doğrusu... - Namussuzum ki ben yazıyorum. Hani nerdeyse , '' Yaz şurda bir tane gözümün önünde de inanayım! '' diyecek. Bazen '' siz '' diye konuşuyor , sonra kılığıma , kıyafetime bakınca '' sen '' diyor. Tekrar '' siz '' , tekrar '' sen ''... Hiç yazıdan filan laf açtığı yok. - Niçin görüşmek istemiştiniz? Adam , '' Merak ettim de , bir göreyim seni diye çağırdım! '' dese hiç şaşırmayacağım. Ama o , - Ben mi? dedi , haa sahi... Şey... Sizden yazı istiyorum. Adam benden yazıyı , hacze gelmiş icra memuru gibi istiyor.
Aylan'a girdim. Acaba şu oturanlardan hangisiydi? Gazetelerdeki , '' mektupla evlenme '' ilanlarında olduğu gibi , ne diye adama , sizi tanıyabilmem için elinize bir kırmızı karanfil alın , gibi bişey demedim , bilmem ki... Satışlarını bini bulmayan dergi sahipleriyle , ellerinden başka iş gelmediği için , böyle dergilerde yazan şairler , hikayeciler , sanatçılar da , kendilerini bütün memleket tanımak zorunda sanırlar. Pastanede oturanları inceden inceye süzdüm. Herhalde masasının üstünde kitaplar , dergiler duran , ağzında piposu , saçı dökülmüş şu aydın kişi suratlı adam olacak.
392 öğeden 261 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.