Yara ben'im bıçak ben'im!
Hem tokat, hem tokat yiyen!
Çarmıh da ben, İsa da ben,
Hem cellat'ım, hem kurban'ım.
Ben kendimin vampiriyim,
Gülümsemeyi bilmeyen,
Sonsuz gülüşü bekleyen,
-Terkedilmişlerden biriyim!
Nasıl sizin coşkun kıvancınız varsa, bakın,
Benim de hüznüm var, kendiliğinden, sade, açık,
Haydi,şimdi nedenini aramayı bırakın,
Meraklı güzel, tatlı seslim, n'olur, sus artık!
SPLEEN
Sanki ben yağmurlu bir ülkenin kralıyım,
Zengin ama güçsüzüm, gencim ve çok yaşlıyım,
O kral ki sıkılmış, usanmıştı her şeyden,
Av’dan, köpeklerinden, hayvanlardan, şahinden.
Eğlendirmez olmuştu, dalkavuklar, lalalar,
Gözde soytarısının söylediği şarkılar.
Balkonunun önünde can çekişen halkı da
Artık zevk vermiyordu bu vahşi, hasta ruha;
Bir mezara dönüştü zambaklanmış döşeği,
Her tür prense hayran sarayın dilberleri
Açılıp saçıldılar bir işe yaramadı,
Genç iskeletten tek gülücük çıkaramadı.
Prensin içindeki kokuşmuş elemanı
Altın yapmakta usta bilginlerin sultanı
Bile yok edemedi. Romalılardan kalan,
Güçlülerce yaşlılık çağında anımsanan
O kan banyolarında yıkadı onu bilgin,
Damarlarında cehennem ırmağı Léthé’nin
Yeşil suyunun aktığı şaşkın kadavrayı,
Soğuk kadavrayı hiçbir şey ısıtamadı.
*Spleen:Sıkıntı
Günahlarımız katı, pişmanlığımız gevşek;
Sık sık ceza öderiz itiraflarımıza,
Ve sevinçle döneriz o çamurlu yollara,
İğrenç gözyaşlarıyla kirim çıkar diyerek.
Sonbahar Şarkısı
I
Yakında dalacağız soğuk karanlıklara;
Hoşça kal, gür ışığı kısa yazlarımızın!
Duyarım düşüşünü ölümcül vuruşlarla
Avluların taşında çatırdayan dalların.
Bütün kış benliğime dolacak elbet: öfke,
Hınç, ürperti, dehşet, katı ve güçlü emek,
Ve, güneş gibi, senin kutup cehenneminde,
Kalbim kızarıp donmuş bir taşa