Küçük Anılar kitaplarını, Küçük Anılar sözleri ve alıntılarını, Küçük Anılar yazarlarını, Küçük Anılar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aslında ben yanlış anılar diye bir şey olmadığını düşünüyorum, yanlış olarak hatırladıklarımız şeylerle kesin ve güvenilir olarak kabul ettiklerimizin arasındaki fark, basit bir güven sorunuyla sınırlıdır;
Hiç nedensiz yalan söylüyordum, sağa sola yalanlar atıyordum, her konuda ve bir hiç için yalan söylüyordum. Şimdi dedikleri gibi, tutku halinde yalan söylüyordum.
Avcılık yeteneğimin balıkçılık becerilerimin de altında kaldığı gerçeğini söylemek zorundayım. Bir defasında sapanımla bir serçe avladığım olmuştu, ama onu o kadar isteksizce ve öylesine acıklı bir şekilde öldürmüştüm ki, günün birinde pişmanlıktan kıvranarak içimi döktüğüm bir yazımda bu iğrenç olayı anlatmaktan kendimi alamamıştım.
"Günün birinde bunu bir romanımın içine koymayı isterdim," dediğimde, o acılı anın anısının kafamın içinde bir yerde pusuda beklemekte olması pek muhtemel. Yemin etmiyorum, yalnızca muhtemel olduğunu söylüyorum.
siyah renkli çoraplarım beyaz bir lastikle tutturulmuştu. iyi giyinme sanatının ana kurallarından biri, çorabın koncunu, görünmesin diye lastiğe sarmaktı, ama görünüşe bakılırsa ben sosyal yaşantının o rafine ayrıntıları konusunda henüz bilgi sahibi değildim.
Bazen merak ediyorum acaba kimi anılarım gerçekten benim miydi, yoksa bilinçsizce kahramanı olduğum ve kendileri gerçekten orada bulunmuş kişiler bana anlattıkları için sonradan öğrendiğim olaylar hakkında başkalarının anıları mıydı diye,
Elimden ne gelirdi ki? Hissetmediğim bir sevgiyi var gibi mi göstermeliydim? Duygular yönlendirilemez ki, o an işimize geldiği gibi takılıp çıkarılabilen şeyler değildir onlar, hele hele, yaşımız dolayısıyla, el değmemiş, özgür bir yüreğe sahipsek.
ben de bu dünyanın bir ferdi olduğuma göre, en azından insan denilen bu varlıktaki "yapısal ayrılmazlık" özelliği nedeniyle, benim de tüm arzuların sahibi ve tüm baştan çıkarıcı şeylerin hedefi olmam kaçınılmazdı.
Sanıyorum ömrümde ilk kez şeref sözü veriyordum. Öyle komikti ki, on dört yaşında bir çocuk teyzesinin yatağa başka bir adamı almadığı konusunda yemin ediyordu, sanki ben orada horul horul uyurken onun koynuna kimseyi alıp almadığını bilebilirmişim gibi.