Risale-i Nur Külliyatından (Cep Boy)

Küçük Sözler

Bediüzzaman Said Nursî

Küçük Sözler Sözleri ve Alıntıları

Küçük Sözler sözleri ve alıntılarını, Küçük Sözler kitap alıntılarını, Küçük Sözler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ey kardeş birkaç nasihat istedin. Sen bir asker olduğun için askerlik temsilatıyla sekiz hikayecikler ile birkaç hakikati nefsimle beraber dinle. Çünkü ben nefsimi Herkesten ziyade nasihate muhtaç görüyorum.
Sayfa 25 - Vaktiyle sekiz ayetên îstifade etiğim sekiz sözü biraz uzunca nefsime demiştim şimdi kısaca ve avam lisanıyla nefsime diyeceğim kim isterse beraber dinlesin.Kitabı okudu
Ey tembel nefsim! Beş vakit namazı kılmak, yedi kebairi terketmek ne kadar az ve rahat ve hafiftir. Neticesi ve meyvesi ve faydası ne kadar çok, mühim ve büyük olduğunu aklın varsa, bozulmamış ise anlarsın. Ve fısk ve sefahate seni teşvik eden şeytana ve o adama dersin: "Eğer ölümü öldürüp, zevali dünyadan izale etmek ve aczi ve fakrı beşerden kaldırıp kabir kapısını kapamak çaresi varsa, söyle; dinleyelim. Yoksa sus! Kainat mescid-i kebirinde, Kur'an kainatı okuyor. Onu dinleyelim. O nur ile nurlanalım. Hidayetle amel edelim. Onu vird-i zeban edelim. Evet, söz odur ve ona derler. Hak olup, Haktan gelip, hakdiyen ve hakikati gösteren ve nuranî hikmeti neşreden odur."
Reklam
İşte, ey nefsim, sen o seyyahsın. Şu dünya ise bir çöldür.
Sayfa 29 - Seyyah: Çok seyahat eden.
Allah'ım, kalblerimizi iman ve Kur'ân nuruyla nurlandır. Allah'ım, bizi sana muhtaç olduğumuzun şuuruyla zenginleştir; senden müstağni durma fakirliğine düşrme. Kendi göç ve kuvvetmizden teberri edıyor, senin havl ve kuvvetine sığınıyoruz. Bizi sana tevekkül edenlerden kıl. Bizi nefsimizin eline bırakma. Bizi, koruyuculuğunla muhafaza eyle. Bize ve erkek, kadın bütün mü'minlere merhamet et, Kulun,peygamberin, seçtiğin, dostun, mülkünün güzelliği, masnuatının meliki ve sultanı, İnayetinin göz bebeği, hidayetinin güneşi, hüccetinin lisanı, rahmetinin timsali, mahlükatının nuru, mevcudatının şerefi, mahlukatının Çokluğu içinde birliğinin kandili, kâinat tılsımının keşşafı, rububiyet saltanatının dellâlı, hoşnut olduğun şeylerin tebliğ edicisi, gizli isimlerinin tanıtıcısı, kullarının muallimi, ayetlerinin tercümanı, rububiyet güzelliğinin aynası, şuhut ve İşhadının medarı, âlemlere rahmet olarak gönderdiğin habibin ve resulün olan Efendimiz Muhammed'e, onun bütün Âl ve Ashabına, kardeşleri olan diğer peygamber ve resullere, melâike-i Mukarrebîne ve salih kullarına salât ve selâm eyle. Âmin.
Meselâ, göz, bir hassedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder. Eğer Cenab-ı Hakka satmayıp, belki nefis hesabına çalıştırsan, geçici, devamsız bazı güzellikleri, manzaraları seyr ile şehvet ve heves-i nefsaniyeye bir kavvat derekesinde bir hizmetkar olur. Eğer gözü, gözün Sâni-i Basîr'ine satsan ve Onun hesabına ve izni dairesinde çalıştırsan, o zaman şu göz, şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir mütalâacısı ve şu âlemdeki mu'cizat-ı san'at-ı Rabbaniyenin bir seyircisi ve şu küre-i arz bahçesindeki rahmet çiçeklerinin mübarek bir arısı derecesine çıkar .
Reklam
Hâlbuki bütün validelerin şefkatleri, ancak bir lem'a-i tecelli-i rahmettir. Onun içindir ki, kamil insanlar aczde ve havfullahta öyle bir lezzet bulmuşlar ki, kendi havl ve kuvvetlerinden şiddetle teberri edip, Allah'a acz ile sığınmışlar. Aczi ve havfı kendilerine şefaatçi yapmışlar.
İnsan fıtraten gayet zayıftır; halbuki her şey ona ilişir, onu müteessir ve müteellim eder. Hem gayet âcizdir; halbuki belâları ve düşmanları pek çoktur. Hem gayet fakirdir; halbuki ihtiyacatı pek ziyadedir.Hem tembel ve iktidarsızdır; halbuki hayatın tekâlifi gayet ağırdır. Hem, insaniyet onu kâinatla alâkadar etmiştir; hâlbuki sevdiği, ünsiyet ettiği şeylerin zeval ve firakı mütemadiyen onu incitiyor. Hem, akıl ona yüksek maksatlar ve bâkî meyveler gösteriyor; halbuki eli kısa, ömrü kısa, iktidarı kısa, sabrı kı- sadır.
İnsan fıtraten gayet zayıftır; halbuki her şey ona ilişir, onu müteessir ve müteellim eder. Hem gayet âcizdir; hâlbuki belâları ve düşmanları pek çoktur. Hem gayet fakirdir; hâlbuki ihtiyacatı pek ziyadedir. Hem tembel ve iktidarsızdır; hâlbuki hayatın tekâlifi gayet ağırdır. Hem, insaniyet onu kâinatla alâkadar etmiştir; hâlbuki sevdiği, ünsiyet ettiği şeylerin zeval ve firakı mütemadiyen onu incitiyor. Hem, akıl ona yüksek maksadlar ve bâkî meyveler gösteriyor; hâlbuki eli kısa, ömrü kısa, iktidarı kısa, sabrı kısadır.
Sayfa 150Kitabı okudu
Bir padişahın kıymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamın ayağını öpüp hediye sahibini tanımamak ne derece belâhet ise, öyle de, zahirî mün'imleri medih ve muhabbet edip Mün'im-i Hakikî'yi unutmak, ondan bin derece daha belâhettir. Ey nefis! Böyle ebleh olmamak istersen; Allah namına ver, Allah namına al, Allah namına başla, Alllah namına işle, vesselam. Belâhet: Ahmaklık, düşüncesizlik Mün'im: Nimet veren Medih: Övme, yüceltme Mün'im-i Hakiki: Gerçek nimet verici olan Allah Ebleh: Ahmak, budala
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.