Değerli edebiyatçımızın 19 yaşında kaleme aldığı ilk eseri. Bence genç yaşına rağmen böyle güzel edebi dille yazılmış olması büyük başarı. Kitabın ön sayfasında eserine hayal ürünü diye dudak bükenlere küçük bir notu var. İçinde eski kelimeler fazlasıyla yer almasına rağmen çok rahat okunabilen, karşılıklı mektuplardan oluşan uzun hikâye. Hikâyenin konusu Namık ile Suzan'ın aşırı kıskançlık dolu büyük aşkı. Namık'ın Suzan'a karşı şüpheci duygularının aşırılığı ve kontrolden çıkması nedeniyle acıyla sonlanan bir aşk. Üstelik yaşları çok gençken ve evliliklerinin sekiz yıl gibi kısa bir süreye sığdırılmışken böyle hazin bir şekilde bitmesi neticesinde geriye annesiz kalan iki küçük çocuk ve faydasız pişmanlıklarla dolu bir baba. Artık Namık'ın tek avuntusu asla görüp okuyamadığı, Suzan'ın çocuk yaşlardan beri yazıp sakladığı, ona olan sevgisini tüm kalbiyle anlattığı hatıratlardan oluşan yirmi defterin yanmış külleri...