Kulübeler
Vicente Blasco İbañezKulübeler Sözleri ve Alıntıları
Kulübeler sözleri ve alıntılarını, Kulübeler kitap alıntılarını, Kulübeler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hem insan gençliğini yaşamalıydı.
Sayfa 86 - Yalçın YayınlarıKitabı okudu
Başkalarının başına gelen felaketler çabuk unutulur.
Sayfa 36 - Yalçın YayınlarıKitabı okudu
Erkekler de birbirinden farksızdı zaten.
Erkekler de birbirinden farksızdı zaten.
Sayfa 13 - Yalçın YayınlarıKitabı okudu
Başkalarının başına gelen felaketler çabuk unutulur.
Her şey gitgide kötüleşiyor. Bu çocuklar büyüdüklerinde nelerle karşılaşacaklar!
Temizlik fakirin süsüdür.
Sayfa 112Kitabı okudu
“Hem insan gençliğini yaşamalıydı.”
Sayfa 86 - Yalçın YayınlarıKitabı okudu
“Kendisinin eskisi gibi düşüncelerinin dünkü gibi olmadığını ve geçen gece bir duvarmış da hayatını sanki ikiye bölüyormuş gibi hissediyordu.”
Sayfa 77Kitabı okudu
“…tıpkı kendilerini büsbütün harap etmek için felaketi gözleriyle görmeye muhtaç olanlar gibi…”
Sayfa 63Kitabı okudu
“Tanrım! Böyle cezalandırılmak için nasıl bir suç işlemişti? Namuslu bir insan değil miydi?”
Sayfa 127 - Yalçın YayınlarıKitabı okudu
Sonunda, ağır ceza mahkemesinde yargılanma günleri gelip çattı ve ölüme mahkum edildi.
Sayfa 35 - Yalçın YayınlarıKitabı okudu
yaşam töresi kavranmayınca bilimin hiçbir önemi yoktur.
Sayfa 98Kitabı okudu
Şu anda onlar bir çölde bulunsalardı bu denli kimsesiz olamazlardı, çünkü insanoğlundaki bencilliğin oluşturduğu boşluk, doğanınkinden beterdir.
Sayfa 176Kitabı okudu
Meraklısına güneş betimlemeleri
Gökyüzü aydınlığa kavuşuyor, gölgeler eriyor, yavaş yavaş, sabahın pusu içinde meyve ağaçlarının ıslak ve parlak gövdeleri, sazlıkların dalgalı çizgileri, koskoca ve yemyeşil sebze ekili alanlar, özenle sürülmüş kırmızı topraklar birer birer resim görünümü alıyordu.(Syf6)
Ufku saran ağaçlarla evler ardında güneş, gözleri yummaya zorlayan altın iğnelerini ovanın düzlüğüne batırarak, iyi kızarmış bir hamursuz çörek gibi çıkıyordu.(Syf8)
Güneş, yakıcı okşayışlarıyla çatlayan toprağa ateş selleri akıtıyor, altın gibi ışınları, sık yaprakları her yanda yaşamı yeşerten bu sıcaktan korkuyormuşçasına ovanın altında su yollarıyla nem saban izlerini örttüğü bu yeşillik tavanını delip geçiyordu.(Syf137)
...Güneş ışığı bile bol otlar arasından süzülüp geldiği bu bataklıklı çıkmazda üzünçlü bir tavra bürünür ve ölü sulara solgun yansır.(Syf162)
Sayfa 6Kitabı okudu