Kur'an'a Göre Dört Terim sözleri ve alıntılarını, Kur'an'a Göre Dört Terim kitap alıntılarını, Kur'an'a Göre Dört Terim en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Eğer gökte ve yerde Allah'tan başka ilahlar olsaydı kainat nizamı alt üst olurdu..." (Enbiya,22)
"Allah ne bir evlad edinmiş ve ne de O'nunla birlikte bir ilah vardır. Eğer böyle olsaydı her ilah yarattıklarıyla ayrılıp müstakil olur ve her biri birbirine üstün gelmeye çalışırdı." (Mü'minun, 91)
"Eğer Allah'la birlikte başka ilahlar olsaydı, arşın sahibinin hakimiyetini ele geçirmek için çareler ararlardı." (İsra, 42)
İçmiş olduğunuz bir bardak suyun, yemiş olduğunuz bir tahıl tanesinin oluşması için bile, Allah bilir; güneş, toprak, rüzgar ve denizlerin ne gibi fonksiyonlarda bulunması gerekiyor. O halde sizin dualarınızı işitmek ve gereksinimlerinizi karşılamak için, sıradan bir güç değil de gökleri ve yeri yaratabilecek, gezegenleri hareket ettirebilecek, rüzgarları estirebilecek, yağmurları yağdırabilecek, kısaca, tüm evrenin düzen ve intizamını sağlayabilecek mutlak bir kudret ve otorite lazımdır.
Kur'an'ın davetini sınırlı bir düşünceyle anlayıp, iman eden kimseler, O'na eksik bir şekilde tabi olurlar. İbadet kavramının diğer anlamlarını Allah'tan başka kişi, güç ve nesnelere hasretme tehlikesini bünyelerinde sürekli taşırlar. Bu da onlar için şirke açılan kapıyı ifade etmektedir.
Eğer herhangi bir kimse İlah ve Rab’bin manasının ne olduğunu,İbadet’in ne anlama geldiğini ve Din’in neye isnad edildiğini bilmezse onun için Kur’an’ın tamamı anlaşılmaz bir hal alır.
Çünkü o böyle bir durumda ne tevhidi bilebilecek ne şirki anlayabilecek ne ibadeti yalnız Allah’a mahsus kılabilecek ve de dini Allah’a has kılabilecektir.Aynı şekilde yine bu terimler herhangi bir kimsenin zihninde kapalı ve eksik olursa,o kimse için Kur’an’ın tüm öğretileri kapalı olur ve Kur’an-ı Kerim’e iman etmesine rağmen hem akidesi hem de ameli eksik kalır.O, 'lailahe illallah' demeye devam etmekle birlikte putları da ilahlaştırmaya devam eder.Allah’tan başka rab olmadığını devamlı ilan etmesine rağmen,kendisine Allah’tan başka birçok rab edinmekte devam eder.O,tüm iyi niyetiyle birlikte Allah’tan başkasına ibadet etmediğini her fırsatta bildirmekle birlikte diğer birçok mabudlara ibadetle meşgul olur.
Firavun aslında metafizik nitelikte değil de siyasi anlamda ilahlık davası gütmekteydi; O, şöyle diyordu:
"Ben Mısır ülkesi ve halkının yüce rabbiyim. Bu ülke ve tüm kaynaklarının sahibi benim. Burada medeniyet ve toplumun temelini, sadece benim merkezî şahsiyetim oluşturur."
Tağut ise, Allah'a karşı azan, isyan eden, kulun haddini aşarak kendisi için uluhiyet ve rububiyet iddiasına kalkışan her şahıs,zümre ve idareye denir.
“Allah’tan başka edindikleri ilahlar,yaratılmışlardır,hiçbir şey yaratamazlar,diri değil ölüdürler,ne zaman yeniden diriltileceklerini de bilmezler,ilahınız tek bir ilahtır.” (Nahl, 20-22)
(Söyler misiniz )“Ne diye beni yaratana ibadet etmeyecekmişim ki? Siz O’na döndürüleceksiniz.”
“O’nu bırakıp da başka ilahlar mı edineyim? Rahmân, benim için bir zarar dileyecek olsa, onların şefaati hiçbir fayda vermez, hem beni kurtaramazlar da.”