Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kürdologlar ve Kürdoloji Üzerine Söyleşi ve Makaleler

Kürdolojinin Bahçesinde

Martin Van Bruinessen

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"Otuzüç Kurşun" Ahmet Arif tarafından yazılan ve başlığı çok ünlü olan bir şiirdi. Şiir, 1943 yılında 32 Kürt köylüsünün eşkıya oldukları suçlamasıyla askerler tarafından kurşuna dizilişinin bir özetini sunuyor. Olaydan sonra askeri mahkeme köylülerin suçsuz olduklarını açıklamıştı. [Mustafa] Muğlalı, infaz emrini veren Üçüncü Ordu'nun komutanıydı. Olayla ilgili olarak ilk meclis soruşturması 1948 yılında, daha geniş bir tartışma ise 1956'da yapıldı. Beşikçi, olayı ve kamuoyunda başlayan tartışmayı yeniden kurgulayarak, katliamın, politik ortamın ve tek parti diktatörlügü dönemindeki Kürt karşıtı tavırların bir sonucu olduğunu gösteriyor.
Sayfa 74 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Islami devrimin ilk yılları sırasında İranlı Kürtler, bazı Kürt siyasi partileri tarafından yürütülen sınırlı bir fiili özerklikten yararlandılar. Ancak merkezi yönetim Kürt bölgelerinde kontrolü yeniden ele geçirince bu Kürt partileri ile yakın ilişki içindeki herkes ülkeden kaçmak zorunda kaldı. Ne Irak ne de Türkiye onlara kucak açmadı, dolayısıyla çoğu Avrupa'ya geldi. Iran rejimi, Kürt hareketine karşı mûcadelesini Avrupa topraklarında da sürdürdü ve Viyana, Kıbrıs ve Berlin'de bazı Kürt liderlerini katletti. Savaş sırasında Irak, özellikle (Iraklı) Kürt siyasi partiler askeri olarak Iran ile işbirliği yapmaya başladıktan sonra, Kürt kırsal alanının büyük bir bölümünü tahrip etti. Savaş bitince de Kürt kontrolü altındaki tüm bölgelere karşı soykırıma varan (Enfal denilen) bir askeri harekat düzenledi. Ilk saldırılarda zehirli gaz kullanıldı; hayatta kalan köylüler zorla bölgeden uzaklaştırıldı ve köyleri tamamen tahrip edildi. Bu askeri harekat sırasında yüz binden fazla insan "kayboldu"; yıllar sonra ortaya çıktığı gibi bunların çoğu yargılama yapılmadan hemen idam edilmiş ve toplu mezarlara gömül müşto. Enfal harekatının son aşaması Türkiye sınırının ya kınlarında yapıldı ve yaklaşık 70.000 Kürt, Türkiye'ye kaç mak zorunda kaldı. Türk hükümeti bu insanları sığınmacı olarak tanımayı reddetti ve onları Irak'a geri gönderdi. Uluslararası kanallar aracılığıyla bunların çok az bir kısmı sığınmacı olarak Avrupa'ya kabul edildi.
Sayfa 162 - Sürgün ve Kültürel RönesansKitabı okudu
Reklam
Kürdistanda sufi tarikatları ve onların politik rollerini gözlemiştim. Aynı tarikatlara Endonezyada da rastladım. Ayrıca orada hiç Kürt olmamasına rağmen Endonezya İslamında, özellikle Sufizm üzerinde dolaylı bir Kürt etkisinin olduğunu keşfettim. Endonezyalılar ile Kürtler, Mekke ya da Medine'de karşılaşıyorlardı. Geçmişte birçok Endonezyalı, Medine'de Kürt hocalardan ders almışlardı. Dolayısıyla Endonezyalılar Islamla Kürtleri birleştiriyorlar; bugün "Kürdi", aynı zamanda dindar ailelerde erkeklere verilen bir özel ad konumunda.
Sayfa 26 - İletişim Yayınları, Söyleyişi," İnsanların biraraya geldikleri köy odasında oturmayı tercih ediyordum"Kitabı okudu
Kürtlerle yakın ilişkisi olan ve Kürt hareketinin ilk aşamasıyla ilgili yararlı bir araştırma kaleme alan bir diğer komşu, 1920'lerdeki Kürt aşiretlerinin ayaklanmasının bastırılması harekatına bizzat katılan İranlı general Hasan Arfa idi. Arfa Tavus tahtının [Iran Şahı) sadık bir hizmetkârıydı ancak bir Azeri olarak etnik kimlik ile vatandaşlık arasındaki gerilimlere karşı duyarlıydı. Kürt ayrılıkçılığı kadar Azeri ayrılıkçılığını da reddediyor fakat bu duyguların gerisinde yatanları anlıyordu. Irak'taki ilk modern silahlı Kürt milliyetçi ayaklanmanın devam ettiği bir anda Kürtler konusunda sempatiyle yazmıştı. "Kürtler her zaman iki -hatta bugün üç- Güc'ün yönetimi altında yaşamış olsalar da dilleri, gelenek ve göreneklerinin yanı sıra kendilerinin Kürt oldukları bilinçleriyle [onların Kürt olmayan komşularından) ayrı bir kimlikleri var. Bir bütün oluştururlar ve aynı nedenlerle, geçmişte bu kavram onlara yabancı olmuş olsa da, kendilerinin bir ulus bütünlüğüne sahip olduklarının kabul edilmesi gerektiğine inanırlar.
Sayfa 88 - İletişim Yayınları, Kürtler ve Komşularının Kürt Hareketine BakışıKitabı okudu
Resmi Osmanlı söyleminde Kürdistan bir eyaletin, bir idari birimin adıydı. Evliya için ise bu terim, politik ve idari sınırlardan bağımsız, esas olarak etnik bir kategori olarak Kürtleri dile getiriyordu. Evliya, bu terimi çok farklı biçimler de kullanıyordu. Bir keresinde bölgeyi, belki de en iyi şekil de "Kürtlerin, Türkmenlerin ve kayalıkların ülkesi olarak çevrilebilecek "Kürdistan ve Türkmenistan ve sengistan" biçiminde, düşman bir bölge olarak tasvir etmişti. Kuşkusuz bu, kırsal alandaki halkı korkutucu ve kaba görerek küçümseyen eğitimli bir şehirli algılamasıydı. Ne var ki, bir başka bölümde terimin Evliya'nın zihninde tam bir coğrafi tanımlama anlamına geldiği görülüyor: Uçsuz bucaksız bir bölge: 70 gün süren kayalık Kürdistan yolcuğu Erzurum'un kuzeyinden Van, Hakkari, Cizre, Amediye, Musul, Şehrizor ile Harir'e ve Ardalan dan Bağdat, Darna, Dartang ve hatta Basra'ya kadar uzanıyor. Bu yüksek dağlarda yaşayan 6.000 Kürt aşiret ve boyu Arap Irak (sic!) ile Osmanlılar arasında sıkı bir engel oluşturmasaydı, İranlıların Küçük Asya'yı (diyar-i Rum) işgal etmeleri çok daha kolay olurdu (...) Kürdistan'ın uzunluğu kadar genişliği yok. Doğudaki Iran sınırındaki Harir ve Ardalan'dan [batı daki] Şam ve Halep'e genişliği 25 ile 50 günlük mesafe tutuyor. Bu çok geniş bölgede 500 bin misket tüfekli Şafii Müslüman yaşıyor. Hepsi de sapasağlam 776 kale var." Bu pasajda Evliya, koruyucu bir tampon bölge olarak Kürdistan'ın Osmanlı Imparatorluğu için özel önemini vurguluyor.
Sayfa 135 - İletişim Yayınları, Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Yansıdığı Kadarıyla 16.ve 17. yüzyıllarda KürtlerKitabı okudu
"İnsanların bir araya geldikleri köy odalarında oturmayı tercih ediyordum.Eğer konuşmaları izlerseniz statü farklarını kavrayabiliyordunuz.Köy odası, insanların toplumsal olarak kendilerini nereye yerleştirdiklerini araştırmak için mükemmel bir yerdir.Toplumsal harita, bu köy odasının fiziksel planına yansımış durumdadır.Toplumsal yapıyla birisinin sorunu varsa bunu orada görebilirsiniz.Daha sonra insanlar bunu orada konuşmaya hazırdırlar..."
Sayfa 23 - İletişim yayınevi
Reklam
Kürtler, çok sayıda farklı lehçe kullanırlar; bu lehçeleri konuşanların çoğu öteki lehçeleri anlamazlar. İki temel lehçe Türkiye’de konuşulan Kurmanci (kuzey Kürtçesi) ile Irak ve İran Kürdistanı’nda konuşulan Sorani’dir (güney Kürtçesi).
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.