Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kürtler Ve Ötekiler

Cüneyt Alphan
10/10
2 Kişi
2
Okunma
4
Beğeni
372
Görüntülenme
Tek kalıptan çıkmış bütün insanlığın, insanlık tarihi başladığı günden bugüne değin yeryüzünde yaşayan bütün milletlerin, halkların ve hatta kabilelerin bile varlığı yaşanan tarih içerisinde kayıt altına alınmış ve insanlık ailesinin hanesinde yer almaları sağlanmıştır. Şairin; “ya zafere erip hâkim olma, ya da şehit olup saadete erme” dediği gibi aklını, zekâsını ve yeteneğini bileğiyle bütünleştirip mücadele eden kimi milletler adını tarih sayfasına yazdırabilmeyi başarırken kimi milletler de yaşam mücadelesinde mağlup olup tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir. Tarihte yaşamak ve var olmak, yok olmaktan daha zor olmuştur. Hele hele Kralların, Şahların, Düklerin, Prenslerin ve zalim Diktatörlerin egemenliği altında inim inim inleyen halkların yaşaması, varlıklarını sürdürmesi ve kölelikten kurtulmasının bedeli çok ağır olmuştur. Dünya üzerinde yaşayan bütün milletlerin hayatında inanç, etnik aidiyet, dil ve kültürel yaşam hep birinci sırada önemini korumuş ve yaşananların çoğu bu faktörler nedeniyle meydana gelmiştir. Tarihte birçok talihsiz milletleri örnek verebiliriz. Şu anda yeryüzünde sayıları kırk milyonu aşan Kürtlerin tarihi de çok kanlı, acılı ve sancılı olmuştur. İnsanlık tarihinde var olan ama bir türlü adını tarihe yazdırmayı başaramayan, birlik olup devlet kuramayan, kurduğu devletin ömrü en fazla iki ay olan, Ariyen›ler, Kasi›ler, Babil›ler, Medler, Persler ve ta Osmanlı dönemine kadar var olmak ve yok olmak arasında büyük savaşlar veren Kürtler, genellikle emperyalist sömürgeciler tarafından her zaman piyon olarak kullanılmış ve kanları üzerinde egemenlik sağlanmıştır. Egemen güçlerin her zaman yaptıkları gibi tarihi tahrif ederek hakikatleri karartarak ve parlatarak kendilerine göre bir tarih yazmışlardır. Yazılan bu tarih de, ne tarihin ahlakına, ne evrensel adaletin ölçülerine ve ne de insanlığın hiçbir kuralına sığmamıştır. Bu nedenle insanlık tarihi kadar eski bir tarihe sahip olan ve dünyadaki diğer halklar gibi Kürt halkı da yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen varlığını sürdürmek için büyük bedeller ödemiş ve ödemeye devam etmektedir. İnsanlık tarihinin kök saldığı Mezopotamya’da yaşayan Kürtlerin varlığıyla ilgili yapılan jeolojik kazılarda pek çok kalıntı, bilgi, belge, tablet ve emarelere rastlanılmıştır. İnsanlığın yaradılışının zemini olan coğrafyada yaşayan Kürtler, yaşadıkları coğrafyanın sahip olduğu yeraltı ve yerüstü kaynaklarından hiçbir zaman faydalanamamış, adeta gölün kenarında susuz kalan bir canlı gibi yaşamıştır. Özellikle Cumhuriyet tarihinde Kürtlerin entografik gelişmişlikleri, tarihsel yaşayışları, geçmişten günümüze kadar yarattıkları eserler, sosyal, siyasal, eğitim, dil, din, kültür ve iç dinamikleriyle ilgili yapılmak istenen bütün çalışmalar engellenmiş, adeta tarih sahnesinden silinmek istenerek üzerlerinde amansızca asimilasyon, ret ve inkâr politikaları uygulanmıştır. Bu baskıların temel nedenlerinden biri de bölünme paranoyası ve korkusudur. Bu paronayadandır ki Kürtlere “Dağ Türkleri” denilerek karda yürürken çıkarttıkları “kart-kurt” seslerinden ötürü hikmeti ilahi bir şekilde Kürt oluvermişlerdir. Cumhuriyet döneminde cuntanın eliyle anlı(!), şanlı(!) profesörlere yazdırılan ve tamamen ırkçı, şoven, tarihsel bilimden, edep ve ahlak değerlerinden yoksun bir şekilde yazılan tarihin hiçbir sayfasında Kürtlere yer verilmemiştir. Oysaki Kürtler; Osmanlı’nın kuruluş aşamasından yıkılış aşamasına kadar, yaşanan bütün savaşlarda Osmanlı’yla birlikte omuz omuza savaşmış, kan ve can vermiştir. Fas’tan Tunus’a, Cezayir’den Viyana’ya kadar at sırtında Kürt milis güçleri, Osmanlı güçleriyle birlikte savaşmış ve koca bir imparatorluğun kurulmasında büyük rol oynamıştır. O nedenledir ki asrın ve çağın İslam alimi olan Said Nursi (Said-î Kürdî) hazretleri, “ben 600 yıllık İslam bayraktarlığını yapan bir milletin evlatlarına kurşun sıkamam” demiştir. Gerek Osmanlı döneminde ve gerekse Cumhuriyet döneminde çok sayıda yabancı tarihçi ve oryantalistler, Kürtlerin yaşadığı bölgelere gitmiş, araştırmalar yapmış, ancak kendi devletlerinin gelecekteki politik çıkarlarına uygun hareket ederek, gerçeklerin üstünü örtmeye çalışmışlardır. Kürtlerin tarihi bir kör kuyuya atılmak istenerek Kürtler adeta tarihten silinmek istenmiştir. Elinizde bulunan bu mütevazi çalışmamı yaparken tamamen objektif ve hakkaniyet ölçülerine asgari düzeyde riayet etmeye çalışarak Kürtlerin tarihi, Türk milletiyle bin yıllardan beridir birlikteliği, kardeşliği, bu iki kadim millet üzerinde emperyalist devletlerin oynadığı oyunlar, Ortadoğu’da yaratmaya çalıştıkları kan gölü üzerinden elde etmeye çalıştıkları petrol gölünü ve bütün detayları gözler önüne sermeye çalıştım. Şüphesiz ki; yapılan bütün çalışmalar eleştirilebildiği, eleştiriye açık olduğu ve hatalar olabileceği gibi bu minik çalışmamda eleştiriye sonuna kadar açık ve hataları olabilen bir çalışmadır. Lâkin her canlı gibi fani olan bir fani olarak bütün yazınsal hayatımda hep ülkemin ve halkımın toplumsal barışını, toplumsal adaletini, birlikteliğini, gelişmiş demokrasisini ve evrensel adaletini savundum. Yarın hakkın divanına giderken de alnı ak, başı dik ve vicdanı rahat bir şekilde gitmek istediğim için, içinde bulunduğum onca sıkıntılara rağmen halkıma ve ülkeme karşı sorumluluğumu yerine getirmek için de yazdım. Yarın evladım Cem’in bana; ‘Baba! Bu kardeş kavgasında ne yaptın?’ diye sormaması için de yazdım.
Yazar:
Cüneyt Alphan
Cüneyt Alphan
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 36 dk.Sayfa Sayısı: 268Yayınevi: Akis Kitap
ISBN: 1230003012161Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: E-kitap

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok
Reklam
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.