Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kurtuluş Savaşı'nda Kadın Askerlerimiz

Fevziye Abdullah Tansel

En Beğenilen Kurtuluş Savaşı'nda Kadın Askerlerimiz Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Kurtuluş Savaşı'nda Kadın Askerlerimiz sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Kurtuluş Savaşı'nda Kadın Askerlerimiz kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ne Osman dinledik ne teslim.."
"Urus askerlerinin hepsi, 'Osman teslim' demeyi öğrenmişler. Başları dara gelince onu söyleyip canlarım kurtaracaklar. Kışlarım içinde dipçiği kime kaldırsak, 'Osman teslim!' diyor. Başka zaman olsa haydi dinleyelim; fakat bizimkilerden kadın erkek bir sürü insan kanlar içinde yere serilmiş. Ne Osman dinledik ne teslim.." "Kadınlardan da yararlık gösterenler var mıydı?" "Olmaz mı?" der gibi başını salladıktan ve "Pek çoktu!" der gibi daireler çizdikten soma, "Yanıma rastladığı için gözümle gördüm. Gülizar Kadın, bulgur sahanlığı gibi iri bir taşı sakallı Moskoj Paşa'sının başına öyle bir indiriş indirdi ki adamcağız soluğunu bile çıkaramadan cansız devrildi!"
Sayfa 26 - Cumhuriyet YayınlarıKitabı okudu
Kara Fatma Erzurumlu bir Osmanlı kadınıdır. Düşman ordusu Erzurum'u kuşattığı zaman Kara Fatma Kadın, Aziziyye Tabyası'ndaki Osmanlı askeriyle beraberdi. Askere su, yiyecek getiren, askerin yaralılarını omuzunda taşıyan, yaralarını saran bir Osmanlı anası idi. "Hücum ile, zorla Osmanlı elinden tabya alınmaz olduğunu anlayan düşman hile yoluna sapmış ve gece yarısı, askerimizin koğuşu yakınına bir nefer sokarak tüfek atıp koğuşun lambasını söndürmüş ve askerimizi sabaha kadar, birbirini düşman zannıyla birbirine kırdırdıktan sonra, gelip rahatça tabyayı zapt etmiştir; fakat bu acıya dayanamayan, öç almak derdine düşen Fatma analığımız hemen Erzurum'a dönmüş, orada boş bulabildiği çoluk-çocuk, ihtiyar Osmanlılar'ı başına toplamış... Tüfek yokmuş; evlerinden balta, satır aldırmış. Topladığı bu bir avuç Osmanlı'yı önüne katarak Aziziyye Tabyası'na hücum etmiş. Düşmanın gülle, kurşun yağmurları Fatma Kadın'a yüz çevirtmemiş ve girdiği tabyada doğmadık düşman komamış. Tabyayı ceset yığını altında tekrar zapt ile şehitlerin intikamını almış bir dişi arslandı"; "Dişisi böyle olan Osmanlılar'ın erkeği nasıl olur? Arslan olur, Arslan!"; "Erzurum'daki Şehitler Mezarlığı'nda yalnız erkek gönüllüler mi var? Hayır, nice kadın fedailerle karışıktır."
Sayfa 20 - Cumhuriyet YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kurtuluş Savaşı'nda Türk kadınları yurdumuzun yer yer işgaî edilmesine, vatandaşlarımızın uğradığı zulümle­re karşı koyarak mitinglerde vatanseverliklerini yansıtan heyecanlı, içten duygularla dolu konuşmalarla, protesto­larla, Milli Kuvvetler'e, şemslerimizin dul ve yetimlerine maddi yardım sağlamakla kalmamışlardır; İstanbul'un bir­ kaç aydın hanımı dışında katlanarak Milli Kuvvetler'e yar­dımda bulunan Anadolu kadınlarımızdır.
Anlaşılan Türk-oğlu silahsız olsa bile, Silahlı düşmanını boğar geçer eliyle!
mersinli gülsüm bacı..
Hacı Talip Çiftlik ve İstasyonu'nun, başka müstahkem yerlerin Milli Kuvvetlerimizce zaptedilmesi, Tarsus'un tamamıyla kuşatılması üzerine düşman kuvvetleri 20 Temmuz, 1920'de Hacı Talip İstasyonu tarafına yönelmiştir. "Savaşın en kızgın bir zamanında, esasen müfreze erlerinde matara mevcud olmadığından, erlerin ağızları kurumuş, fena halde susamışlardı. Bu sırada bir kadının, 'Vardım yiğitler, dayarım kardeşlerim, su getirdim size!' diye, bindiği merkebin üzerine iki testi su ile dereden faydalanarak geldiği görüldü. Bu kadın, bütün müfrezenin tanıdığı, Köle Musalı köyünden Hacı Cebbar'ın kızı Gülsüm Bacı idi. Susayan erler kana-kana su içtiler. Bu arada Gülsüm Bacı, düşmana atmak üzere bir erden silâhını istemiş, erin, 'Var git bacım, bizim yabana atılacak kurşunumuz yok!' diye terslemesi üzerine, olayı seyreden Müfreze Kumandam, ere, silahını vermesini işaret etmiş, silahı alan Gülsüm Bacı, düşmana doğru iki ile silah attıktan sonra, 'Artık ölsem de gam yemem!' diyerek, vazifesini başarmış olmanın huzuru ile merkebine binerek köyüne gitmiştir.
'Kar sepeliyor, millet malıdır, nem kapmasın evladım!'
"Bu kafileye yaklaştıkça bazen bu uzun sükutu yırtan bir çocuk feryadı yükseliyordu. Kafileye yaklaştık ve selamlaştık. Biz soğuktan yamaçlar altında bile titrerken, tek yorganını da arabaya örten bir ninenin çıplak ayaklarla karları çiğnediğini görünce, içimde takdirle karışık bir merhamet sızladı. Arkasına sardığı peştemali içinde ara sıra hıçkıran bir çocuğun üzerine bile örtmeden yorganını niçin arabaya serdiğini sormak fikrini duydum: 'Üşümez misin sen, nine?.. Bak çocuk donacak, yorganı örtsene!' diye arabanın üstünü işaret ettim. Bu sözü garip bir tarzda karşıladı; sormaya değer bir şey addedemiyordu galiba! Benim cevap beklediğimi de anlayınca, mukaddes bir şeye teveccüh eder gibi kağnıya doğru koştu: 'Kar sepeliyor, millet malıdır, nem kapmasın evladım!' dedi ve yorganın uçlarını iyice serdi. Kar sepelemeye başlamıştı; o zaman anladım ki cephaneleri ıslatmamak için bu fedakarlığı yapıyor. O vakit, deminki merhametimden utandım bile!"
Sayfa 93 - Cumhuriyet YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Açlarla güreşmeği büyük bir zafer sayan, Kafkasya-dağları'nda çığ gibi yuvarlanan Düşman üç ay içinde girmişti Erzurum 'a, Canlar dayanmıyordu bu uğursuz duruma. El-oğlu geziyordu sevinçle Erzurum da, Dağları biz yarattık gibi hepsi kurumda. Hepsi de mala, cana, nâmûsa el atıyor, Türk gözüne bu hâller diken gibi batıyor. Birgün geldi
Sayfa 30 - Cumhuriyet YayınlarıKitabı okudu
Kemal Vatan piyesinin konusunu, olay kahramanlarından erkek kıyafetine girip nişanlısının ardından Silistre'ye giden Zekiye'yi bu iki belgeden ilham alarak yaratmıştır.
Sayfa 11 - Cumhuriyet YayınlarıKitabı okudu
yarbay şemseddinin mektubundan çukurovalılara dair.
"Orası Çukurova değil, kahramanlar diyarıdır. Bunun ismini bu yolda tashih etmek en doğru bir harekettir... Ben burada bulunduğum müddetçe bu kahramanlara kumandanlık etmek için hiç zahmet çekmedim; çünkü onlar ne için silaha sarıldıklarını biliyorlardı. Tarsus Bağlar muharebesinde verdiğim emir, hakikaten Cephe gerisinde bulunan binlerce halk, silahı olanlar silahıyla silahı olmayanlar bıçak ve sopalarıyla bu muharebeye iştirak etmiş ve bunlara altmış yaşındaki Belenkeşlikli Hacı İshak Ağa kumanda etmiştir. Hacı İshak Ağa, haremiyle beraber bulunduğu bu muharebede şehit olmuştur. Haci İshak Ağa, Ashab-ı Kehf tepesi yamacında medfûndur. Gömülürken, hatırasını tebcilen mezarı başında bulundum. Haremi de yanımda idi. Eşini kaybeden Türk kadım bana, 'Kumandan Bey, Hacı İshak şehit oldu; fakat Türk milleti yaşayacaktır' diyordu. Bu ilahî ses hâlâ kulaklarımda çınlamaktadır."
98 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.