Öne Çıkan Kuş Evi kitaplarını, öne çıkan Kuş Evi sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Kuş Evi yazarlarını, öne çıkan Kuş Evi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kuş Evi, amatör kuş çalışmaları ile tanınan İngiliz müzisyen ve doğa aşığı Gwendolen (Len) Howard’ın gerçek yaşamöyküsünden kurgulanmış biyografik bir roman. Len Howard, müzik eğitimi alabilmek için, 20.yy başlarında, doğup büyüdüğü Galler’den ayrılıp, Londra’ya gidiyor. Hayatının ilerleyen dönemlerinde, kuşları doğal ortamında gözlemleme ve hatta onlarla yaşama imkanı olan küçük bir kasabaya taşınıyor ve ölümüne dek burada yaşıyor. Hayatının çoğunu en büyük tutkusu olan kuşları gözlemlemeye adayan Howard, kuşlarla ilgili yazılar yazıyor. Kitabın konusu oldukça ilgi çekici. Zaten kitapçı gezerken tesadüfen görüp arka kapağını okuduğumda beni de cezbeden bu hikaye olmuştu. Ancak ne yazık ki bu çok güzel hikaye muazzam bir roman olabilecekken, kurgulaştırılması o kadar başarılı olmadığından benim çok sevemediğim hatta bitirmekte zorlandığım bir kitap oldu. Yazarın edebi kaygılarının öncelikli olmadığını anlayabiliyorum ancak kitaptaki hikayeler çok yüzeysel geçilmiş ve okurken kopukluk hissediliyor. O nedenle kurguya girmekte epey zorlandım. Karakterin de yeterince derinlikli yansıtılmadığını düşünüyorum. Howard’ın ikili ilişkiler konusunda dönemin tabularına baş kaldırışı, toplum tarafından biçilen cinsiyet rollerini reddedip Londra’ya eğitim almaya gidişi, arka planda denk geldiğimiz süfrajet hareketi gibi feminist unsurlar ve Howard’ın hayat hikayesi oldukça hoşuma gitti fakat genel olarak maalesef kitabı sevemedim.
"Kuşlar bana zamanın insanların düşündüğü gibi düz bir çizgi olmadığını gösteriyor. Şeyler son bulmuyor, sadece biçim değiştiriyor. Bir duygu düşünceye, bir düşünce davranışa, bir davranış düşünceye, bir düşünce yine duyguya dönüşüyor. İlk duygu gelip, yeninin üzerine çizgi çekiyor. İlk düşünce bir süre uyuduktan sonra birdenbire yeniden ortaya çıkıyor. Zamanlar bu şekilde birbirine karışıyor, bu şekilde aynı anda farklı zamanlarda var olabiliyoruz."
‘Görmek zaman ister.’
.
Eva Meijer bir adanmışlık hikayesi sunuyor bize.Gwendolen (Len) Howard’ın hayatını..Varlıklı bir ailede doğup ona çizilen hayatın dışında,kendi tercihlerini seçerek,yeni bir hayat kuran kadını..
.
Len Howard önce kemanıyla Londra’da buluyor kendini.Ailesinden uzak ama özgür.Kalabalığın peşinden gitmiyor.Çok sevdiği müziği de yanına katıp; başka bir dünyanın kapılarını açıyor: Kuşlar.
.
Kuşları hayatına uydurmuyor,o kuşların dünyasına misafir olmayı tercih ediyor.Onların ne kadar bireysel olduğunu gözlemliyor,ne kadar zeki hatta duygusal olduklarını..Ve bunları yaparken bizlere şu iki kavramın önemini gösteriyor: emek ve saygı.
.
Meijer,bu hayatı romanlaştırırken;sıkmıyor-zorlamıyor kelimeleri.Howard’ın baştankara kuşu Yıldız ile deneyimlerini Howard’ın yazılarından alıyor,sağlam ve hareketli bir kurgu oluşturuyor.Sonsöz ile de bilgilendiriyor.İlgi çekici bir hayatı,daha da parlatıyor..
Kitabın kapağından başlamak istiyorum. Çok hoşuma giden bir kapak oldu. Renklerin kullanımı da bu açıdan çok tatlı.
Kitap iki şekilde ilerliyor: Bir roman, bir bilgi, bir roman, bir bilgi... Roman kısımları şimdiki zaman kullanılarak yazılmış. Şimdiki zamanla yazılan anlatımları seviyorum, bana samimi geliyor. Diğer kısım ise genellikle kullanılan geçmiş zamanla yazılmış. Fakat ben bilgi veren kısımları, yani kuşların yoğun olduğu kısımları romandan daha çok sevdim. Az sayfaya çok ömür sığdırılmaya çalışıldığından olsa gerek roman kısımları çok yüzeysel yazılmış. Anlatımı edebi açıdan değerlendirdiğimde çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Konusu güzel, bu yüzden daha güzel işlenebilirdi diye düşünüyorum.Çok beklentiyle başladığımdan olsa gerek aşırı sevdiğim bir kitap olmadı.
Yine de dediğim gibi bilgi kısımları çok tatlıydı. Okurken keyif aldım. Kuşlar hakkında değişik bilgiler öğrendim. Bazılarının adını bile ilk defa duydum.
Kitap aynı zamanda bir farkındalık da oluşturuyor.
Eğer doğaya, kuşlara merakınız varsa öneririm. Aslında başrolün kendi kitaplarını okumak daha güzel olabilir. Tabi bulabilirsek...
Keyifli okumalar.
Her zaman her şeyde bir amaç, bir neden olduğunu, her şeyde bir hayır olduğunu düşünürüz. Oysa çoğu hayat, kocaman bir hiç içinde tesadüfi olayların, anların bir araya gelmesinden ibaret.