En Eski Kusursuz Gezinti kitaplarını, en eski Kusursuz Gezinti sözleri ve alıntılarını, en eski Kusursuz Gezinti yazarlarını, en eski Kusursuz Gezinti yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tartışmayan, itiraz kabul etmeyen, hak vermeyen, hatasını kabullenmeyen, kendini ve kendi doğrularını asla sorgulamayan, dürüst davranmayan, sohbet etmeyen, şakalaşmayan asık suratlı bir dil...
Daima ötekileştiren, dışlayan, aşağılayan, kuşkulanan, açığınızı kollayan, tahrik eden, hırpalayan, hesap soran, azarlayan, bağırıp çağıran, suçlayan, had bildiren, hafife alan, hor gören, dudak büken, iftira atan, dayatan sonunda da mutlaka hakaret eden eril bir dil...
Bebeklikten itibaren tüm çocuklar, çevredeki yetiştirenlerin iktidarına tabidir, talimatlarına uymak zorundadır. Bu öğreti, daha sonra eğitim kurumu, dolayısıyla devlet iktidarı tarafından pekiştiriliyor.
İletişim dili, ifadenin kültürel düzeyi, hoyratlığı/ zarafeti ya da “şekerliği” kadar toplumsal ilişkideki karşılıklı konumun ve niyetin ne olduğunun göstergesidir.
Arz etmek, talebin karşılanıp karşılanmamasını tümüyle iktidar sahibinin keyfi iradesine terk ettiği için yani verilecek olan bir hak değil lütuf haline getirdiği için iktidarsızın iktidar karşısındaki aşağı konumunu pekiştiren bir dildir.
...Örneğin şu soruları hiç soramadık:
Cumhuriyet kurulduğundan bu yana, en çok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını hangi ülkenin askerleri öldürdü? Kim sahi? Yunanistan’ın mi? Ermenistan’ın mi? Yoksa..
Dersim’i hangi ordunun uçakları bombaladı,hangi ordunun askerleri orada on binlerce yurttaşımızı öldürdü? Yıllardır kim yakıp yıkıyor Güneydoğu’daki
Vatanseverlik nedir? Bir ülkenin yalnızca toprağını mi sevmektir, o topraklar üzerinde yaşayan insanlardan nefret ederek? Vatanseverler için o ülkenin insanları, bir an önce toprağa karışarak vatan toprağını çoğaltmaya yarayan bir hammadde midir yalnızca? Uygar bir devlet kendi vatandaşlarını “iç düşman” olarak görebilir mi?
Hem çocuk yetiştirmeye ehliler mi değiller mi diye hiç sorgulamadan diğer vatandaşlarına bu hakkı tanıyorsun, öyle değil mi? Peki o zaman eşcinsel evliliğinden neden korkuyorsun? Sağlıksız çocuklar yetiştirmelerinden mi? İyi ama toplumun kabul edebileceği bir çocuk yetiştirmek için ille ana/babalı bir “kutsal aile” gerekiyorsa, anası babası boşanmış ya da ölmüş çocuklarını ne yapacağız? Onların hepsini sağlıksız hasta ya da sapık mi ilan etmeliyiz? Kaldı ki eşcinsel olmayan ana babaların döve söve yetiştirdikleri çocukların hepsi çok mu sağlıklı? Katilleri hırsızları hortumcuları tecavüzcüleri işkencecileri eşcinsel ana babalar mi yetiştiriyor?
“Dejavu”
... Beynin yorgunluk ya da başka nedenlerden ötürü bir görüntüyü anında algılayamamasından ( yani görüntünün beynin algılama merkezine ulaşmadan önce belleğe kaydolmasından ) kaynaklanan tıbbi anlamda bir araz olabileceğini ve beyin bu girdiyi gecikmeli olarak algıladığında kişinin bu olayı daha önce yaşadığı hissine kapılabileceğini bilmekte yarar var. ..
Kitap, geçmişte çıkarılmış olan “İktidarsız” dergisinin “Yiğit Bener” imzası taşıyan yazılarından oluşuyor. Daha çok siyasi bir kitap elinde tuttuğunuz; ama halkın sorunlarını güzel bir bakış açısı ile ele almış. Laiklik, milliyetçilik veya ulusalcılık, Ermeni meselesi, insan hakları, insan ve yaşam üzerine güzel yazılar bulabileceksiniz içerisinde. Ben beğendim. İyi okumalar dilerim.