Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Macar Turancıları

Tarık Demirkan

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Macar halkının tarih sahnesine çıkışı tarihçiler tarafından da Hun-Avar-Peçenek ve Kıpçaklarla, yani Türk kavimleriyle birlikte anılır. Macar tarihçileri arasında rağbet gören tez bu ülkenin ve halkın yabancı dillerdeki adının da Türk kökenli olduğudur.
Sayfa 28 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Arminius Vambery 1870 tarihinden itibaren Budapeşte Toplum Bilimleri Üniversitesinde profesörlüğe başlar ve Türkoloji kürsüsünü kurar. Vambery'nin çabalarıyla kurulan bu bölüm, dünyada üniversite bünyesinde kurulan ve Türklük üzerine bilim disiplini içinde araştırmalar yapan ilk bağımsız birimdir.
Sayfa 17 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Birçok Türkçe kelimenin kullanıldığı, hatta eski Türkçede olan ve bugün artık Türk kökenli halklar tarafından kullanılmayan kelimelerin halen mevcut olduğu Macarca; dilin yapısı, ses uyumu ve kullanılan kelimeler bakımından hem Finceye hem de Türkçeye benzemektedir. Çünkü Fin-Ugor dilleriyle, Ural-Altay dilleri arasında da yakınlık bulunmaktadır.
Sayfa 17 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başları Avrupa'da yeni güç dengelerinin oluştuğu yıllardı. Avusturya-Macaristan monarşisinin güç kaybetmesi ve yükselen Panslavizm ve Pangermanizm karşında Macar milliyetçileri Macar ulusal bağımsızlığı için yeni havat sahaları ve yeni müttefikler aramak zorunda kaldılar. Macaristan'da siyasetçilerin bir kısmının yüzünü Doğu'ya dönmesinde Hristiyan Batı'ya karşı duyulan güvensizlik de rol oynadı. Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle Macaristan'ın topraklarının üçte ikisini komşu ülkelere kaptırması ve bunun Batı Avrupa devletlerinin onayıyla gerçekleşmesi ise rotayı Doğu'ya çeviren bu ideolojinin haklı olduğu düşüncesini yaygınlaştırdı. İşte Turancılık Macaristan'da bu koşullarda doğdu ve oradan dünyaya yayıldı.
Ulusların birbirlerine karşı yeniden değer vereceği güzel günler geldiğinde tarih Türk ulusunu anlayacaktır.
Budapeşte Turan Cemiyetinin üyelerinden olan, Osmanlı döneminde devletin bürokratlarıyla ve Anadolu'da yerel şahsivetlerle yakın ilişkilere sahip olduğunu Horvath'ın eserinden öğrendiğimiz Abdüllatif'in aynı zamanda Ankara hükümetini desteklediğini ve bu yeni devletle yakın ilişkilere sahip olduğunu da öğrenmiş oluyorduk. Bu bilgi, dolaylı olarak
Reklam
Bir zamanlar “Dünyanın Merkezi“ olarak anılan İstanbul bu dönemde kendi kaderine bile hukmedemeyen yardıma muhtaç bir devletin merkezi haline gelmişti.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.