“İnsan bir kez yaşlanmaya görsün, seneler o kadar ucuzluyor ki.. On beşken, yirmi çok uzakta. Yirmiye geldiğinde de, on beş geçeli seneler olmuş. Otuz dendi miydi, kırk sanki daha yakın. Elliden sonrasını bırak.”
“Kendimi unutmak için, seslerle oyalanıyordum. Seslere veriyordum benliğimi. Küçük tıkırtılara, fısıltılara, şehrin uzak sokaklarından kırıla kırıla gelen kahkahalara, sessiz ağlayışların, kıpırtısız katlanışların dalga dalga yayılmasına.”