Mahpus Yılmaz Güney

Hasan Kıyafet

En Beğenilen Mahpus Yılmaz Güney Gönderileri

En Beğenilen Mahpus Yılmaz Güney kitaplarını, en beğenilen Mahpus Yılmaz Güney sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Mahpus Yılmaz Güney yazarlarını, en beğenilen Mahpus Yılmaz Güney yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yumurtalık olayı haksızlığından sonra hapisanedeyken kendisine “Asker Arkadaşım” diye seslenen bir mektup yazdım. Askerde kendisini fazla önemsemediğimi, “işte sıradan bir Yeşilçam artisti” diye bildiğimi, fakat niteliğini bilince uğradığı haksızlık nedeniyle çok üzüldüğümü, karşı sınıfın kendisini hapisanelerde çürütmek istediğini yazmıştım. Aldığım ak yanıt kartında “Asker arkadaşım bizi hiçbir zaman çürütemeyecekler” diye yazmıştı. Bu sözü bana bir özdeyiş oldu. Hep güç aldım yaşamımda.
Sayfa 165 - Dönüşüm Yayınları
O günlerde devrimcilerle faşistlerin çatışmasının dışında bir de sol içi çatışmalar vardı. Ben de bu kavganın dışında değildim, Ayrıldığımız hareketin temsilcisi tesadüfen oradaydı. Kısa bir tanışma faslından sonra sohbetimiz ideolojik tartışmaya dönüşmüştü. Sesimiz gittikçe yükseliyordu. O anda başgardiyanın kapısı açıldı ve hiç ummadığım bir şey oldu. Eserlerinden tanıdığım Yılmaz Güney, uzun boyu, kır saçı, renkli paltosuyla gülerek içeri girdi. İlk kez yüz yüze geliyordum. Benzi sararmıştı. Gözlerime inanamadım. O gülümseyen yüzüyle elini uzattı. “Geçmiş olsun arkadaşım. Hoşgeldin. Ne o gelir gelmez çok ateşli tartışmalara başladınız” diyerek konuşmamıza katıldı. Peşinden bana musluğu gösterdi: “Elini, yüzünü yıka. Kendine gel. Açsındır, yemek getirin” diye gardiyanları harekete geçirdi. Sonra benimle tartışan arkadaşa dönerek: “Ayıp be kardeşim, arkadaş yeni polisten gelmiş. Aç açık, üzerindeki kan lekeleri daha kurumamış. Ayakları şiş ve yaralı. Cezaevine yeni gelen bir devrimci böyle mi karşılanır? Bırak şimdi hizip-mizip, karşı-devrimci laflarını da arkadaşa yardımcı ol. Devrimci ve insani görevlerini yerine getir,” dedi.
Sayfa 98 - Dönüşüm Yayınları
Reklam
Babalardan Dündar Kılıç’ın yeğenleri Yusuf’la Hilmi de bizimle yatıyordu. Bizimle birlikte 1 Mayıs’ı kutluyor, bizimle devrimci marşlar söylüyorlardı. Dahası gardiyanlardan bazıları bile “Venseremos”u ezberlemişti. Sırf Yılmaz’ın iyi ilişkisindendi bu.
Sayfa 87 - Dönüşüm Yayınları
…. İşçi-köylü halk iktidarı Mutlaka kurulacak Ölüm bize düğün bayram Devrimlere selam hey! Yılmaz Güney *1972-73 Selimiye Cezaevi’nde yazdığı şiir.
Sayfa 7 - Dönüşüm Yayınları
—Yılmaz Güney’in buraya gelmesiyle, cezaevinde işkence kalktı. Müthiş örgütçüydü bir kez. İçeridekileri örgütleyiverdi. Cezaevi yönetimi ondan çekindi.
Sayfa 138 - Dönüşüm Yayınları
Ertesi gün kitaplar geldi. Örneğin: “Bir Adım İleri, İki Adım Geri”, “ Dönek Kautski vb” gibi dışarda bulamadığım kitaplar.
Sayfa 74 - Dönüşüm Yayınları
Reklam
Bugün Yılmaz unutturulmaya çalışılmaktadır; ama bu hiçbir zaman mümkün olmayacaktır. Türkiye var / oldukça, emekçi sınıflar var / oldukça ve Türkiye sineması var / oldukça, Yılmaz Güney’in yok olması mümkün değildir.
Sayfa 46 - Dönüşüm Yayınları
Yılmaz öğretmeni Selimiye Tutukevi’nde tanıdım. İnsan vardır yaklaştıkça küçülür, insan vardır büyür. İşte Yılmaz Öğretmen yaklaştıkça büyüyenlerdendi. Göründüğü gibi ve alçak gönüllüydü. Koğuş, malta nöbetini herkesten iyi tutardı. Paçalarını sıvar, eline kovayı, süpürgeyi alır, dört bir yanı pırıl pırıl ederdi. Yemek masasını bir garson titizliğiyle hazırlardı. Bunu benim; gibi herkes görürdü kuşkusuz. Oysa parası olan bazıları nöbetini başkasına tutturuyordu. Onun da parası vardı...
Sayfa 14 - Dönüşüm Yayınları
“Kişiyi nasıl bilirsin, kendim gibi” diye bir söz vardır. İşte ve bizler de Güney’in öğretmenliğini kendimizden biliyoruz. Öğretmen olmasa başına bunca iş gelir miydi? Kıyım kıyım kıyılır, ilden ile sürülür müydü? Şu geçtiğimiz bir eğitim yılında tam yedi öğretmen, 128 öğrenci katledilmiştir. Artık idari cezaları cezadan saymıyoruz. Cumhuriyetin 53. yılında, halkımızın %54’ü kara cahilmiş, varsın olsun. Yılmaz öğretmen bir ömür boyu cezaevinde yatacakmış, varsın yatsın. İlkokul öğretmeni Turgut Yolcu ekonomik sıkıntılardan dolayı kendini Haliç Köprüsü’nden atarak beş çocuğunu yetim bırakacakmış, varsın bıraksın. Ama tek bir şey olmasın: Ezenlerin çarkına çomak sokulmasın... Öyle değil mi, Güney Yeşilçam’da kızlarla fingirdeşerek artistlik yapsaydı, kim kılına dokunurdu? Öğretmenliğe başlamasa başına bunlar gelir miydi? Hemi vallah, hemi billah gelmezdi...
Sayfa 15 - Dönüşüm Yayınları
cezaevindeki gardiyan ve yöneticilerin diliyle “bozulmak” sola kaymak demektir. Evet ağabey ben Niğde Cezaevi’nde o Ziya Yılmaz’lar, Necmi Demir’lerle kalınca okumaya başladım. Okudukça da gördüğün gibi iyice bozuldum çıktım. Kenan kardeş buruk gülüyor. Cezaevi yönetimi kara mahkûmun bozulanını, siyasi mahkûmlardan da tehlikeli bulur.
Sayfa 114 - Dönüşüm Yayınları
71 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.