Tuna Nehri'nin kıyısından başlayıp, Makriköy’ün derelerine ulaşan hayatlar...
1854 yılında Kırım Savaşı sırasında doğan, Plevne Savaşı’na asker olarak katılan, ülkesinin geçtiği çalkantıları ta içinde hisseden, doğduğu ve gençliği sırasında uzaklaşmak ihtiyacı duyduğu topraklara yaşlılık günlerinde geri dönen İsmail Hakkı Paşa’nın ve onun ailesinin hayatı.
İsmail Hakkı Paşa’nın günlükleri ve eşi Hatice İhsan Hanım’ın olaylara kadınca bakışı bu kitabın temelini oluşturuyor. Bir torunun, Selçuk Erez’in, çocukluğundan beri dinlediği anılardan yola çıkarak hayal gücü ve sezgisiyle yeniden harmanladığı bu romanda, yalnızca bir ailenin hayatını değil, yolu cumhuriyete çıkan bir toplumun hikâyesini de bulacaksınız. Bir de, İstanbul’un belki de en acımasızca değişen semtlerinden birinin, Bakırköy’ün geçmişi çıkıverecek satır aralarından karşınıza. Köşklerinden kahkaha sesleri yükselen, kıyısında çocukların Marmara Denizi’nin keyfini sürdüğü, balıkçısı, sucusu, kedisiyle geçmişte kalmış bir Bakırköy, bir İstanbul canlanacak gözünüzde.
