... Allah'ın rahmeti her yere iner;Fatih'e, Üsküdar'a da, Beyoğlu'na da... Hatta inen o rahmet, insanlar içinde dolaşır, gezer. Ticaret veya başka dünya işleriyle meşguliyetten dolayı kalbi Allah'tan gafil olan insanlar değil, kalbi sürekli Allah'ı zikreden, Allah ile meşgul olan insanlar o rahmeti üzerine çeker. Fatih'te Üsküdar'da Allah'ı hatırlamak kolaydır; iş Beyoğlunda bile Allah ile beraber olmaktır. Şimdi bir tepsi cevizli baklava düşünün; bu tepsiyi ona bölersek mi bize daha büyük pay düşer, yoksa yüze bölersek mi? Elbette ki ona bölersek değil mi? O halde inen rahmetten büyük pay almak için o rahmetin sayıca ortağı az olan yerden istifade etmek lazımdır. Bir gemi batmış insanlar çırpınıyor. Kıyıya vuran insanları kurtarmak kolaydır; iş denize düşenleri kurtarmaktır.
“Bazen elimize aldığımız bir kitabın sayfalarını çevirirken gizemli bir dünyanın kapısından içeri süzüldüğümüzü sonradan fark ederiz. Ve o gizemli dünyanın dehlizlerinde yolculuk yaparken birden kendimizi iki tercihi arasında muhayyer buluruz. Bedenimiz bir yerde sabit dururken ruhumuz başka âlemlere kanat çırpar gibi... Ve o gizemli âlemde öyle sıcak dostlar buluruz ki onlardan ayrılmak istemeyen ruhumuz tekrar bedenine dönmek istemez.”
Arka kapaktan...