Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bütün Eserleri 3

Mavi Sürgün

Halikarnas Balıkçısı

Mavi Sürgün Gönderileri

Mavi Sürgün kitaplarını, Mavi Sürgün sözleri ve alıntılarını, Mavi Sürgün yazarlarını, Mavi Sürgün yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ne tuhaf dünya? Fukaralıktan utanılıyor. Bunların hiç utanacakları bir şeyleri yok. Bir görenek dolayısıyla fukaralıklarından utanıyorlar. Fakat utanacakları her şey varken, hiçbirinden utanmayıp, yalnız fukaralıktan utananlara ne demeli?
Sayfa 214Kitabı okudu
Türkiye zamanında Bodrum, iki önemli adam yetiştirmiştir. Birisi denizler dahisi Turgut Reis, öteki Neyzen Tevfik'tir.
Sayfa 206Kitabı okudu
Reklam
Orada bir hülya, Bir rüya vardı. İnsan her zaman özlediği, her zaman erişmesine savaştığı bir hülya. Öyle bir hülya, öyle bir umut ki, insan onsuz yaşamaktan vazgeçemez ve onsuz ölmesini bilemez.
Sayfa 187Kitabı okudu
İdama mahkum olanı asıl işkencesi, idam değil, idamı beklemektir.
Sayfa 170Kitabı okudu
Geçtiğim yerleri anlatıyorum, çünkü ben onların bir parçasıyım. Onları anlatmamak, Mavi Sürgün'ü senden esirgemektir.
Sayfa 169Kitabı okudu
Mesnevi'den iki mısra hatırıma geldi: "Herkes kendi vüs'u ve sa'yı kadarınca nasip alır. Eğer senin kabın az su alıyorsa, deryanın ne günahı var?"
Sayfa 162Kitabı okudu
Reklam
Hep söylerim, macera aramak Don Kişot ile Sanço Panza'ya ait bir iştir. Ben hiç macera aramadığım hâlde, macera beni görünce, "Hah! İşte burada!" diye tepeme pike eder.
Sayfa 107Kitabı okudu
Fakat şimdi yorgundum. Ne yaparlarsa yapsınlar diyordum. Evet, haksızlıktı. Ama o zamana kadar sanki haksızlık çekmemiş miydim? O yaşa gelinceye kadar içine doğduğum dünyanın bir cennet olmadığını öğrenmiştim. Oysa sekiz mi on mu yaşındayken, etrafıma hayran hayran bakardım da, dünyanın tadına doyulmaz bir cennet, geleceği de bir nur sayardım. Cenneti de, nuru da işte buydu.
Onlar zaten mevsimine göre neye inanmaları ve neye inanmamaları gerektiğini pek iyi bilirler. Ama asıl inandıkları bir şey varsa, o da paradır. parayı verene de mutlaka gülümsemek gerekir. Bir gün iki gün insan kendini zorlayarak gülümsüyor. Hey gidi dünya!
Reklam
Çünkü bir mevsimde bir ağaçtan bir kiraz tadarsınız, tadı damağınızda kalır. Ertesi mevsim ağaca yine uğrarsınız. Bir mevsim önce tadına doyamadığınız kiraz, onu kopardığınız dalda yoktur. Ya ağaç, ya siz ya da ikiniz de değişmişsinizdir. Ben ağzımın tadını kaybetmedim. Belki onlar kaybetmişlerdir. Rahatsız etmek istemem.
Felaketi beklemek felaketin kendinden bin biter olur; hele felaket meçhul olursa!
Arkadaşlık uzerine ...
O arkadaşların çoğu öldü. Kimi zaman "Artık sıkılıyoruz burada, sen de gelsene" dediklerini duyar gibi olurum. Diri olanların burada adlarını vermeyeceğim. Çünkü bir mevsimde bir ağaçtan bir kiraz tadarsınız, tadı damağınızda kalır. Ertesi mevsim ağaca yine uğrarsınız. Bir mevsim önce tadına doyamadiginiz kiraz, onu kopardığınız dalda yoktur. Ya ağaç, ya siz ya da ikiniz de degismissinizdir. Ben ağzımın tadını kaybetmedim. Belki onlar kaybetmislerdir. Rahatsız etmek istemem.
Ne var ki, savaşın çeşitli safhaları arasında politika adamları yeşil masaların çevresinde toplanarak birbirine, "Savaşa bitti diyelim mi?" deyip, "Haydi bitti diyelim diyorlar ve tomar tomar kağıtların üzerine basıyorlardı imzaları. Fakat savaş sinsi sinsi şurada burada devam ediyor, bir yavaşlama sonunda yine alevleniyor ve yine ortalığı sarıyordu. Ondan sonra yine masa başına geçiliyordu, yine büyük törenlerle imzalaşılıyordu. Herkes "Bitti! Bitti!" diye kendisini ve birbirini aldatıyordu. Ama ölüm-kalım savaşı yine de alabildiğine bütün hızıyla sürüp gidiyordu. Durgunluk devirlerine barış deniliyor, soğuk savaş deniliyordu. Velhasıl uydur uydur ebegümeciydi.
Sayfa 11 - Bilgi Yayınevi
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.