Ey insan! Yaptığın hizmet, ettiğin ubudiyet boşu boşuna gitmez. Bir dâr-ı mükâfat, bir mahall-i saadet senin için ihzar edilmiştir.
Senin şu fâni dünyana bedel, bâki bir Cennet seni bekler.
🥀
Ne zaman dünyaya daldığımı anlasam ışıkları kapatıp selâ dinlerim. Ölümü tefekkürden âlâ nasihat yoktur. Ölümden âlâ nasihat yok.
“Nasihat istersen Ölüm yeter.”
Madem her yer misafirhanedir ; eğer misafirhane sahibinin rahmeti yâr ise, herkes yârdır , her yer yarar.Eğer yâr değilse , her yer kalbe bârdır ve herkes düşmandır.
Hem tebliğ-i risalette ve nâsı hakka davette o derece metanet ve sebat ve cesaret göstermiş ki; büyük devletler, büyük dinler, hattâ kavim ve kabilesi ve amucası ona şiddetli adavet ettikleri halde, zerre miktar bir eser-i tereddüd, bir telaş, bir korkaklık göstermemesi ve tek başıyla bütün dünyaya meydan okuması ve başa da çıkarması ve İslâmiyeti dünyanın başına geçirmesi isbat eder ki; tebliğ ve davette dahi misli olmamış ve olamaz.
Acaba kendine Müslüman diyen bir adam, dünyanın bir menfaati için bir günde elli kelime Frengî lügatından taallüm ettiği halde; elli senede ve her günde elli defa tekrar ettiği Sübhanallah ve Elhamdülillah ve Lâ ilahe İllallah ve Allahu ekber gibi mukaddes kelimeleri öğrenmezse elli defa hayvandan daha aşağı düşmez mi?
482/ 29.Mektup/7.Kısım