Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Merhaba

Aziz Nesin

En Eski Merhaba Sözleri ve Alıntıları

En Eski Merhaba sözleri ve alıntılarını, en eski Merhaba kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Merhaba sayın okurlarım, merhaba sevgili okumazlarım, sevenlerim, sevmeyenlerim, can yoldaşlarım, can düşmanlarım, merhaba! Sayın bayanlar baylar, merhaba! Sayın olmayan bayanlar baylar, sizlere de merhaba!... Bindiği dalı kesenler, öksürüğe göre esenler, çabuk kırılıp küsenler, merhaba! Nerdesin, bir şu dağın ardında kalan umudum, merhaba!
Merhaba yoksulum, merhaba mahalle mantarı milyonerler, nerdesin ey sağduyu, sesimi duyar mısın ey özgürlük, merhaba! Merhaba verilip de tutulmayan sözler, merhaba doymayan gözler, merhaba dolmayan göbekler, iskemleler, işkembeler, ey özgürlük, merhaba! Merhaba bize gülen balıklar, akıl veren alıklar, merhaba. Merhaba özgürlük savaşında yaralanıp yitenler, merhaba bu yolda dökülüp bitenler, merhaba. Merhaba söylenememiş en güzel söz, merhaba güzel yarınlar, merhaba gelecek aydınlar, merhaba. İşte girdik alana, selam verdik dört yana, sözümüz anlayana: merhabalar, merhaba...
Reklam
CHP Ankara İl Kongresi'nde bir delege demiş ki: - Herşeyden önce rüşvet ve suiistimal hastalığına bir çare bulmalıyız. Belli ki çoook iyi niyetli ama, yalınkat düşünen bir yurttaşımız. Rüşvet ve suiistimal hastalığından yakınanlara bir ilaç salık vereceğim, gerekirse kullanılır. <<Herhangi bir kimesne tarif olunan işbu ilacı istimal eyler ise, Bi-İznil-Martavalli rüşvet hastalığından şifa ve suiistimal illetinden deva bulup pirüpak ola: Şöyle ki: kedinin değmediği ve itin siğmediği çayır çimenlik yerden toplanan beş kıyye ebegümeci, ördek gerisi değmemiş saf bir pınardan alınan su içine konula. Badehu zencefil, karanfil, bahrifilfil ve sağlam bir kefil, kırk dükkân artığı öksüz katığı, meyan kökü, ziftin peki ile halt edile. Bilahare cümlesi kaynatılarak lapa haline getirile. Rüşvet alıp vermesi ve suiistimal yapması istenilmeyen kimesne, çıplak neticesi üzerine işbu buğulu kaynar lapa üzerine oturtularak lapanın buğusu ağzından burnundan ve kulaklarından tüte. Ve ol kimesne canı yanıp acısından <<ya dumbur, ya zumbur>> deyu tesbih çeke. Her kim ki yedi gün sıcak ebegümeci lapasına otursa bir dahi asla rüşvet alıp vermeye ve de suiistimal eylemeye. Ve eğer ki cümle memleket halkı rüşvet derdinden ve suiistimal illetinden halas bulsun istinildikte kâffesi kuyruğa sokulup çıplak neticeleri üstüne ebegümeci lapasına oturtula. Cümlesi bu dertten halas ola. Mücerreptir. İnanmayan kâfirdir.>>
Sayfa 40 - Adam YayıncılıkKitabı okudu
Bir ülkede ve suiistimal gelenek olmuşsa, gittikçe artıyorsa, yurttaşlar <<rüşvetle yaptırılan iş, en ucuz iştir,>> demeye başlamışlarsa, insanlar rüşvet alıp vermeyi gerçekte ayıplamaz olmuşlarsa, rüşvet alanı almak zorunda bırakıldığı için üstelik haklı buluyorsa... O ülkede toplumsal düzen değişmedikçe, rüşvet de, suiistimal de kalkmaz.
Sayfa 41 - Adam YayıncılıkKitabı okudu
- Atam, umudumuzu nereye, kime bağlayalım? - Bir adam ki, büyük olmaktan bahseder, benim hoşuma gitmez. Bir adam ki, memleketi kurtarmak için evvelâ büyük olmak lâzımdır der ve bunun için bir numune intihap eder, onun gibi olmayınca memleketin kurtulmayacağı kanaatinde bulunur; bu, adam değildir. İki Mustafa Kemal vardır. Biri ben, fâni Mustafa Kemal; diğeri milletin daima içinde yaşattığı Mustafa Kemaller idealidir. Ben onu temsil ediyorum. Herhangi bir tehlike anında ben ortaya çıktımsa beni bir Türk anası doğurmadı mı, Türk anaları daha Mustafa Kemaller doğurmayacak mı? Feyiz milletindir, benim değildir.
Sayfa 23 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
İSTİKLÂL: Bu, bir cadde adıdır. Türkiye'nin en çok gelip geçilen, üstünden en çok yürünen, en işlek caddesidir; İstiklâl Caddesi... İşlek olması bakımından adına istiklâl denilmesi belki doğru, ama o cadde, Türkiye'de istiklâlin en az olduğu yerdir. Hele kadınlar, hele hele geceleri o caddeden istiklâlleri ellenmeden, mıncıklanmadan geçemezler. Gidiş gelişin demir çubuklarla, geçit yerleriyle, trafik düdükleriyle; belediye cezalarıyla en çok sınırlandığı yer o caddedir. Karşıdan karşıya zor geçilir, zor yürünür, orada söz atılır, orada el atılır. En az Türkçe konuşulan yer orasıdır. Dükkân, mağaza, apartman adları bile yabancıdır. Böyle bir yere İstiklâl adı verilmesinin elbet bir anlamı olacak; nedir zavallı İstiklâlden istedikleri? VATAN: Bu da cadde adıdır. Türkiye'nin en önemli kenti İstanbul'un en önemli caddesidir: Vatan Caddesi... Ve bu Vatan Caddesi, Türkiye'de arsasının, yani toprağının en pahalı olduğu yerdir. Yoksullar, orada barınamaz, yerleşemez, duramaz. Bunu bilerek mi buraya Vatan Caddesi adını vermişler? Bir yazar çıksa da, ''Vatan'da yoksullara barınacak yer yok!'' diye yazsa, ona kötü gözle bakılır. Oysa Vatan Caddesi, salt zenginlerin caddesidir. Böyle bir yere Vatan adı verilmesinin elbet bir anlamı olacak...
Sayfa 37 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Gözyaşlarında gülenlerim, kahkahalarında ağlayanlarım, selam!
Çarşamba'yı sel alır, bir yar seversin el alır... Eli böğründe kalmışlarım, selam!
Atom çağını, elden aldığı lüks arabaya "Maşallah" asarak yaşayan yurdum, selam!
Sayfa 8 - undefinedKitabı okudu
388 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.