Bir nimetin saadet haline dönüşmesi ve hakîkaten kulun menfaatini sağlaması için murad-ı ilâhiyeye yani Cenâb-ı Hakk’ın rızasına muvafık olması, o nimette Hakk’ın saadetinin ve bağışlayışının saklı olması lazımdır.
Kişinin secdesi, kendisini nakşeden nakkaşa şükür makamıdır. İlk secde Cenab-ı Hakk’a kulluk şükrü, ikinci secde ise kulluk şükrünü nasib ettiği için teşekkürdür.
Cahiller fiillerini işledikten sonra başlarına geleni görür, o anlık üzülür veya sevinirler. Âkiller bir işi yapmadan evvel onu ölçer biçer öyle yaparlar, üzüntüleri ve sevinçleri anlık değildir.
Kalbin istikameti ve onun katettiği yol dünyaya ve bu âleme ait değildir. Kalıbın gittiği yol dünyaya, kalbin gittiği yol ukbâya (âhirete) ve cemâle aittir ki kalbin gittiği o yollar çok yüce âlemlerdir.