Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Metal Fırtına 2 - Kurtuluş

Burak Turna

Metal Fırtına 2 - Kurtuluş Gönderileri

Metal Fırtına 2 - Kurtuluş kitaplarını, Metal Fırtına 2 - Kurtuluş sözleri ve alıntılarını, Metal Fırtına 2 - Kurtuluş yazarlarını, Metal Fırtına 2 - Kurtuluş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Son
Tarih bunu sürekli yapıyordu, önce her şeyin sonu gelmiş gibi gösterip, sonra yeni bir hayatın kapısını açıyordu insanlara... BİTTİ
Sayfa 250Kitabı okudu
Türkiye imar faaliyetleri için önemli ölçüde kredi bulabilmişti. Japon bankalarının ilgisi özellikle dikkat çekiciydi. Türkiye'nin politik olarak gücünü artırdığını fark ettikleri için Türkiye'ye yatırım yapmaya devam ediyorlardı. Böylesine büyük bir felaketten bile güçlenerek çıkabilmiş bir Türkiye, para kazanmak isteyenler için bulunmaz fırsattı.
Sayfa 249Kitabı okudu
Reklam
28 Ekim 2007 İstanbul Mühendis Serhan, yerdeki toprak tepeciğin üzerinde oturup kaldı. Önündeki manzara, hiç de aylar önce aynı noktaya geldiğinde gördüğü manzara değildi. Karşısında Boğaz Köprüsü duruyordu. Daha doğrusu Boğaz Köprüsü'nün yıkılmış hali. Görüntüsü korkunçtu. Tam ortasında koca bir boşluk köprünün tamamen yıkılması gerekiyordu. Yıkım işlemini, Japon mühendislerle beraber gerçekleştireceklerdi.
Sayfa 248Kitabı okudu
Abdullah Gül ve bürokratlar havaalanında Türk elçisi tarafından karşılandı. Mert, alanın uzak bir köşesinde makineli tüfeği otomobilinin içerisinde bekliyordu. O uçak havalanıp da görev sona erene kadar oradan ayrılmayacaktı. Selçuk ve diğer Türkler Amerikalı yetkililerin korumasında yolcu uçağına doğru yaklaştılar. Herkesin çok heyecanlı olduğu görülebiliyordu. Büyük bir felaket atlatılmıştı.
Sayfa 247Kitabı okudu
Kartal ya kartal
Mert de Selçuk'u gördü. Aslanım, diye geçirdi içinden. Az önce saldırdığı yere baktı. Gerçekten de fazla bir şey kalmamıştı geriye. Hareket eden kimse görünmüyordu. Bilimsel Araştırma Merkezi'ne çevirdi helikopteri veroketleri ardı ardına yollamaya başladı. Patlamalar, hepsinin yere yatmasına neden oldu.
Sayfa 244Kitabı okudu
Selçuk, silahı hazırladı. Adamlar tam onların yanından geçerken birden dönüp oyuğun içine baktı. Herkes şaşırdı, yüz yüze gelmişlerdi. Adamlar bunu beklemedikleri için birden korkup irkildi ve sendelediler. Selçuk adamlann sersemlemesinden yararlanıp her iki adamı da kafalarından vurdu.
Sayfa 238Kitabı okudu
Reklam
Abdullah Gül bir numara çevirip telefonu kulağına götürdü. Bir süre bekledi. Telefon açılınca yüzü aydınlandı ve gülümsedi. "Başbakanım, selamlar..." Karşısındaki kişinin Tayyip Erdoğan olduğunu anladılar o zaman. Kulak kabarttılar. "Başbakanım, evet, iyiyiz hepimiz. Bizi garip bir yere kapatmışlardı. Teksas'ta bir yer. Yerini tam bilemiyoruz ama araştırma merkezi gibi." "İyiyiz efendim. Yalnız fazla zamanımız yok. Bizi arıyorlar."
Sayfa 233Kitabı okudu
Selçuk odayı terk etti. Bir anda dumanların arasında kaybolmuştu. Bir kapının kırılma sesini duydu Gül. Sonra boğuşmalar. Ve bir silahın patlama sesi. Ne olduğunu anlayamadı. Kimin vurulduğunu bilmiyordu. Ancak bir dakika sonra Selçuk, peşinde diğer bürokratlarla dumanların arasından çıkmıştı. Birisinin kolu kanıyordu. Mermi onu sıyırmış olmalıydı ama silahı Selçuk aldığına göre silahın sahibinin artık bir sorun yaratma ihtimali kalmamıştı.
Sayfa 231Kitabı okudu
Hasan Bey, öksürmeye başlayınca içerdekiler ona doğru döndü. Panikteydiler, kontrolnkalkmış gibiydi merkezde. Birilerinin havalandırma dairesine doğru koştuğu duyuluyordu. Yangın söndürme sistemi çalışmıştı ve her yerden sular püskürtüyordu. Bu, durumu daha da kötüleştirdi. Su ve duman, görmeyi ve nefes alıp vermeyi daha da zorlaştırmıştı. Selçuk bu fırsattan faydalandı. Odaya daldı ve Gül'ü odadan çıkarmak isteyenlere saldırdı. Neye uğradıklarını şaşırmışlardı. Doktor kıyafetli birisinin saldırısına uğruyorlardı. Selçuk hiç acımadan yere yıktı adamları. Selçuk, adamlarla boğuşurken başını çarpmıştı. Gül'ün yardımıyla ayağa kalktı. "Efendim, ben Selçuk. Türk askeri." Gül'ün gözleri doldu bir an. "Bir an önce buradan çıkmalıyız Bakanım."
Sayfa 230Kitabı okudu
TEKSAS / BİLİMSEL ARAŞTIRMA MERKEZİ 24 Ekim 2007 Selçuk gözlerini açtı. Nerede olduğunu çok iyi biliyordu. Başı dehşetli bir şekilde ağrıyordu. Üzerinde ne kadasüredir deney yaptıklarını artık kestiremiyordu, algıları allak bullak olmuştu. Eğer bir gün bu olanları anlatma fırsatı bulursa, kimsenin ona inanmayacağını biliyordu. Herkes, uzaylılar tarafından kaçırıldığını iddia eden insanlara olduğu gibi davranacaktı ona.
Sayfa 224Kitabı okudu
Reklam
"Çok cesursun ve kendine çok güveniyorsun." "Evet, benim işim bu. Asla düşünmem. Daha doğrusunu söylemek gerekirse düşünmem gereken yerler dışında düşünmem demek, ölmem demek anlamına gelir."
Sayfa 223Kitabı okudu
Konu Türkiye'ye gelince, Hermann gülmeye başladı. "O konuda harika şeyler oluyor. Sir Eli denen büyük patron, Türkiye'yi yönetmek için dahice bir plan kurmuş. Türklerin Dışişleri Bakanını kaçırdı. Onu Teksas'taki bilimsel araştırmalar merkezinde tutuyor ve beynini yıkamaya çalışıyormuş. Buna inanabiliyor musun, Bakanı beynini yıkayıp daha sonra da serbest bırakacak ve o sayede Türkiye'yi yönetmeye kalkışacak. Tanrım, bu delilerle işim ne? Ben neler yapıyorum bilmiyorum!''
Sayfa 217Kitabı okudu
Ertesi Gece... Tracy, Michael Hermann'la tanıştıktan kısa bir süre sonra adamın inanılmaz bir alkolik olduğunu fark etti, oysa dosyasında bu yazmıyordu. Alkolikler asla iyi birer bilgi kaynağı olamazdı. Bu kadar ayrıntılı tanıtılan bir insanın en önemli özelliğinin atlanmış olması derin şüpheler uyandırdı Tracy'de. Nasıl bir dünyaya adım atmaya başladığını hissedebiliyordu; paranoyalar ve tehditlerle dolu bir dünyanın tam kenarında, hatta biraz da içindeydi. Eğer hayatını kurtarabilirse bir daha asla bu tür işlere bulaşmayacağına dair söz verdi kendine.
Sayfa 216Kitabı okudu
Kahve candır be;)
"Kahretsin, böylesine aptalca bir konuda Mert, böyle bir konuda takılıp kalıyoruz. Sanırım imkânsız bir görevimiz var." "Saçmalama Deniz. Elbette birisini seçeceğiz. Ben bir çay hazırlayayım. Kafam çalışmaz çay içmeden. Sen de ister misin?" "Evet, lütfen. O içmiyor mu?" Tracy bu arada resimlere bakıyordu. "Hayır, kahveden başka hiçbir şey içmez. Bu alışkanlığından vazgeçirmeye çalışıyorum onu ama başaramadım henüz."
Sayfa 213Kitabı okudu
"Peki bırakalım istersen bu konuları da bana görevi anlat." "Abdullah Gül ve bürokratlar..." "Devam et." "Amerika'ya gelmişlerdi biliyorsun. Daha sonra Washington'dan götürülürken yolda birileri tarafından kaçırıldılar ve kimse onları kimin kaçırdığını bilmiyor."
Sayfa 210Kitabı okudu
156 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.