Miftah’ul Vatan Çanakkale sözleri ve alıntılarını, Miftah’ul Vatan Çanakkale kitap alıntılarını, Miftah’ul Vatan Çanakkale en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şüphesiz ki bazı büyük devletlerin boğazlarımız üzerinde vazgeçmek istemedikleri emelleri ve hayalleri vardır:
1) Rusya’nın boğazlar üzerinden sıcak denizlere
1) Rusya’nın boğazlar üzerinden sıcak denizlere ulaşma hayalleri,
2) Fransa’nın; Napolyon’un: “İstanbul anahtardır, İstanbul’a egemen olan dünyaya hükmedecektir.” çıkarımına dayanan siyasi duyarlılıkları,
3) İngiltere’nin, “Denizlere hâkim olan devlet, dünyaya hâkim olur, hükmeder.” çıkarımına istinaden 19. yüzyıldan itibaren Rusya’nın Akdeniz’e inme emelini engelleme politikası,
4) Almanya’nın “Doğu’ya Doğru” diye isimlendirebileceğimiz “Drank Nach Osten” politikası.
İngiltere’den ve İskenderiye’den gönderilen ve sayıları 75.000 kişiden fazla olan İngiliz dominyonlarından getirilen personelin önce Limni’ye oradan da Gelibolu yarımadası açıklarına taşınması gerekiyordu.
İşte tüm bu emeller, hayaller ve politikalar bu devletleri kendi aralarında aşikâr olmayan, gizliden gizliye yürütülen, çeşitli mücadelelere sevk etmiştir.
Son sistem donanıma sahip olan bu gemiler İstanbul’a getirildi. Bir süre sonra Osmanlı bu gemilerle Karadeniz’e açılarak, Rus limanları bombaladı. Bu bombalamanın ardından, tarihler 2 Kasım 1914’ü gösterdiğinde, Rusya Osmanlı’ya savaş açtı.
Düşman kuvvetleri 10 Nisan’da Mondros’ta toplanarak seferin askeri planını hazırlamaya başladılar. Hedefleri boğaz etrafında Osmanlı’dan çok daha kuvvetli bir savaş gücü oluşturup kesin bir darbe ile boğazı düşürmek ve zafer elde etmekti.
Boğazlarımız, yurdumuzun olduğu gibi, Karadeniz’e kıyısı olan sair ülkelerin de hem ekonomisi hem de askeri güvenliği bakımından hayati önem arz etmektedir.
Boğazlarımız, yurdumuzun olduğu gibi, Karadeniz’e kıyısı olan sair ülkelerin de hem ekonomisi hem de askeri güvenliği bakımından hayati önem arz etmektedir.
Birden içlerinden biri bir marş söylemeye başlar. Biraz sonra yavaş yavaş diğerleri de bu marşa katılırlar. Hepsi toparlanır. Artık gerilmiş yay gibidirler. Hücum emri verilir. Siperden fırlarlar. O gün yüzbaşı ile birlikte hepsi orada şehit olur. Sadece Azman Dede sağ kalabilmiştir. Her Çanakkale’yi anlatışta: “Yüzleri hâlâ gözlerimin önünde.” diye ağlar dururdu.