Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mitler, Rüyalar ve Gizemler

Mircea Eliade

En Yeni Mitler, Rüyalar ve Gizemler Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Mitler, Rüyalar ve Gizemler sözleri ve alıntılarını, en yeni Mitler, Rüyalar ve Gizemler kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çin cenaze törenlerinde insanlar şöyle der: "Etin ve kemiğin bir kez daha Yeryüzüne dönsün."
Romalılar bir piçe terrae filius derlerdi, yani "toprağın/yeryüzünün oğlu" ;Rumenler bugün bile piçe "çiçeklerin çocuğu" der.
Reklam
Birçok kültürde babanın ikincil bir rol oynadığını biliyoruz; sadece çocuğu meşrulaştırır, ona bir tanınma sağlar.
İnsanlar başlangıçta Yeryüzü'nün en derin dölyatağında yaşıyorlardı. Bir gölden veya bir pınardan yüzeye çıktılar; başka geleneklere (örneğin Mandaulara) göre bir sarmaşıktan tırmanarak çıktılar ya da (Navajolara göre) bir kamıştan tırmandılar. Bir Zuni mitinin anlattığına göre, başlangıç zamanında "Savaşan İkizler" bir gölden yeraltı dünyasına düştüler. Orada "buharımsı ve kararsız" bir halkla karşılaştılar, katı bir beslenmeleri yoktu ve sadece yiyeceklerin "buharı ve kokusuyla" yaşıyorlardı. Bu insanlar İkizlerin katı yiyecekler yediklerini görünce dehşete kapılmışlardı, çünkü yeraltı dünyasında bu tür yiyecekler yenmezdi ve atılırdı. İkizler birçok serüvenin ardından tekrar yeryüzüne dönerler ama yanlarında belli sayıda yeraltı insanını da götürürler, bugünkü insanlık işte bu yeraltı insanlarının soyundan gelmektedir. Mite göre, "görünmez bağı" kesilene kadar yeni doğanın sadece "nefes almak” dışında beslenmemesinin nedeni budur: Ancak bundan sonra süt içmeye, çok hafif gıdalarla beslenmeye başlar ama bunda bile çok zorluk çeker.
Umatilla kabilesinden bir Amerikan yerlisi kâhin Smohalla toprağı sürmeyi reddeder. "Tarım yaparak hepimizin anasını yaralamak, koparmak veya kesmek günahtır" der ve ekler: "Bana yeryüzünü kazayım diye mi soruyorsunuz? Ne yani, bir bıçak alıp, anamın göğsünü mü deşeyim? Ama o zaman, ben ölünce, beni tekrar bağrına basamaz? Toprağı kazıp taşları çıkarmamı mı istiyorsunuz? Kemiğine varana dek etini deşmeli miyim? O zaman bir daha asla onun bedenine tekrar girip yeniden doğamam. Benden otları kesip, mısırları toplamamı ve sonra bunları satıp tıpkı beyaz adam gibi zengin olmamı istiyorsunuz? İyi ama anamın saçlarını kesmeye nasıl cüret edebilirim?"
"Sıcak", "yanma", "iç ateş" ve aydınlanmaya, ışığa dayalı tezahürler tıpkı diğer her "güç" gibi dinlerin tarihinde her yerde en gelişkin mistisizmlerde gözlemlenmektedir.
Reklam
"Kurbanlarınızın sayısı çokmuş. Bana ne?" diyor Rab: "Yakmalık koç sunularına, besili hayvanların yağına doydum; boğa, kuzu, teke, kanı değil istediğim." "Huzuruma geldiğinizde, Avlularımı çiğnemenizi mi istedim sizden?" "Anlamsız sunular getirmeyin artık; Buhurdan iğreniyorum. Kötülük dolu törenlere, Yeni Ay, Şabat Günü kutlamalarına. Ve düzenlediğiniz toplantılara dayanamıyorum." "Yeni Ay törenlerinizden, bayramlarınızdan nefret ediyorum. Bunlar bana yük oldu, Onları taşımaktan yoruldum... Elleriniz kan dolu. Yıkanıp temizlenin. Kötülük yaptığınızı gözüm görmesin. Kötülük etmekten vazgeçin, iyilik etmeyi öğrenin. Adaleti gözetin, zorbayı yola getirin. Öksüzün hakkını verin. Dul kadını savunun."
Havva ve elma metaforu.
İnsanın ilk "düşüşü" yaşama düşmüştür - ki bu, modern insanı karakterize eden tarihe düşüşe yol açmıştır: Yaşamın güçlerini ve kutsallığını keşfetmek insanı zehirlemiştir.
Kutsalın bütün tezahürlerinin birbirine eşit olduğunu kabul edersek, yani kutsalın en sade ve en korkutucu tezahürünün aynı yapıyı sergilediğini ve kutsala ilişkin aynı diyalektikle açıklanabileceğini kabul edersek, o zaman insanlığın dinsel yaşamında temel bir kopukluk, kesintisizlik olmadığını fark edebiliriz.
Kutsal taşlara veya ağaçlara doğal özelliklerinden ötürü tapılmaz; sadece kutsalın tezahürü, hiyerofaniler oldukları için, artık mineral veya bitkisel değil, kutsal olan - "tamamen öteki" olan - bir şeyi "gösterdikleri" için onlara tapılır.
117 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.