Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han

Yavuz Bahadıroğlu

Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han Sözleri ve Alıntıları

Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han sözleri ve alıntılarını, Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han kitap alıntılarını, Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
OSMANLI'DA KADIN HAYATI
Batı'nın Osmanlı kadınına bakışı "Harem" eksenlidir... Osmanlı Sarayındaki Haremi bir “Mutsuz kadınlar hapishanesi" olarak algılamışlar, haremdekiler hakkında fantastik hikâyeler uydurmuşlardır... Oysa Harem, yabancı yazarların hiç görmeden yazdıkları seyahatnamelerinde anlattıkları gibi, bir “mutsuz kadınlar hapishanesi” değil,
Sayfa 215Kitabı okudu
YAVUZ'UN AMANSIZ RAKİBİ ŞAH İSMAİL KİMDİR?
Safevi Devleti'nin kurucusu olan Şah İsmail, 1487 yılında doğdu. Babası Şeyh Haydar, Şirvan hükümdarı Ferruh Yesar ve ona yardım eden Akkoyunlu hükümdarı Yakup Bey'e karşı yaptığı savaşta öldü. Üç yıl hapis hayatı yaşayan Şah İsmail, esaretten kurtulduktan sonra, uzun süre kaçak hayatı yaşadı. Sürekli saklanmak zorunda kaldı (Yavuzdan da
Sayfa 222Kitabı okudu
Reklam
Yavuz, örnek bir padişahtı. Hedefine ulaşmak için gecesini gündüzüne katıyor, geceleri başında takke, gözünde gözlükle okuyarak sabahlıyor, gündüzleri “iki padişaha az” gördüğü dünyanın her köşesine "I'la-yı kelimetullah"sancağını dikmek için plânlar yapıyordu. Bir gün tüm maksadını Farisî iki mısraya sığdırdı: “Bu seferlerimiz, bu sıkıntılarımız ve bu perişanlığımız, hep gönülleri birleştirmek-İslâm birliğini sağlamak- içindir. Yerini ve mevkiini yine bir şiirinde şöyle özetledi: El-mülkü lillâhi, men yazfer bineyli münan, Yüreddid kahren ve yehuu nefsehu'd-dereka. Levkane li ev li gayri kad ü emmületin, Fevkad türabi le kane'l-emrü müştereka. Yani: “Mülk, Allah’ındır. Kim (Allah'ın yardımı olmadan) istediğini elde etmede kendi çabasıyla zafere ulaştığını söylerse, Allah onu kahreder ve aşağı derecelere indirir.” Söyleyecek ne kaldı? Osmanlıların bu mefkûreye bağlı kaldıkları ölçüde yüceldiklerini hatırlamaktan başka...
Sayfa 144Kitabı okudu
CAMİLERİN SATILMASI
Ecdat, başta padişahlar, sadrazamlar, vezirler, şehzadeler, valide sultanlar (padişahların anneleri), hasekiler (padişahların hanımları) ve sultan hanımlar (padişahların kızları) olmak üzere, herkesin maddi kudreti nispetinde hayratta yarıştığı bir cemiyet kurmuş, İslâm Dini'nin yardımlaşmayı teşvik eden hükümleri etrafında organize olup, memleket
Sayfa 168Kitabı okudu
"Yeni devletin telakkileri gibi insanları da 'modern' olacaktı. Örnek vardı: Avrupa...Her vesileyle kuyumuzu kazan, her fırsatta Haçlı güruhunu üzerimize saldırtan Avrupa... Onun gibi giyinecek, onun yazısıyla yazacak, kendi kültür kaynaklarımıza sırt çevirip tarihimizi inkâr ederek onun kaynaklarına yönelecektik."
Sayfa 12 - Ensar Yayınları 84. BaskıKitabı okudu
YAVUZ SULTAN SELİM'İN HOCALARINA VERDİĞİ DEĞER
Ordusunun başında İstanbul'a dönüyordu. İki yanında, hayatı boyunca değer verdiği, her birini bir kıymet hükmü yaptığı hocaları vardı. Durmadan sualler soruyor, yeni şeyler öğrenmenin hazzını yaşıyordu. Bir ara, padişahın sağında at süren İbn-i Kemal'in atı şaha kalktı. Yol çok çamurluydu. Atın sıçrattığı çamur, Yavuz'un kaftanına bulaştı. Duruma çok üzülen, belki de endişelenen İbn-i Kemal, sözünü yarıda kesip sustu. Başını mahcubiyetle indirdi. Yavuz, değerli hocasının edebî ve mahcubiyeti karşısında kızarmıştı: “Gamkin olma - dertlenme-” dedi, “Sizin gibi bir âlimin atının ayağından sıçrayan çamur, bizim içün mukaddes bir süstür!” Kaftanını çıkardı, dürdü, hemen temiz kaftan koşturan hizmetkârlarına uzattı: “Vasiyetimdir: Öldüğüm zaman bu kaftanı üstüme örtsünler.” Öldüğü zaman vasiyeti hatırlanmış, çamurlu kaftan cesedinin üstüne örtülmüştür. Osmanlı'yı kısa zaman içinde yücelten sır, âlimlere ve ilme verilen değerde saklıdır.
Sayfa 142Kitabı okudu
Reklam
KAÇ ŞEHZADE ÖLDÜRÜLDÜ
600 yıllık Osmanlı tarihi boyunca beşi on dördüncü, sekizi on beşinci, kırk ikisi on altıncı, beşi on yedinci ve biri de on sekizinci asırda olmak üzere toplam 61 şehzade katledilmiştir. Bunlardan 22 tanesi bilfiil isyan ettiği için öldürülmüştür. Diğerleri de ekseriya Fatih Kanunnamesi'ni takib eden 150 yıl içinde katledilmiştir. 1603 yılında
Osmanlı padişahları, Avrupa kralları gibi taç giymez, sadece kılıç kuşanırlardı. Taç debdebenin sembolü, kılıç ise “İ’la-yı kelimetullah” uğruna “cihad”ın alâmeti ve fethin sembolüdür.
Sayfa 128Kitabı okudu
DÜNYAYA BİR "CİHANGİR" GELİYOR
Milâdî 1470 Yılıydı... Tenden kopan can acısı Gülbahar Hatun'u kıvrandırırken, Amasya Sancakbeyi Şehzade Bâyezid'in kapısına bir müjde dayandı. Açılan kapı aralığında beliren dervişi pek ciddiye almayacaklardı, ama müjdesi bir şeyler söylüyordu: “Bugün, bu hanedanın bir erkek çocuğu doğacak, vücudunda yedi ben olacak, padişahlığa çıkıp vücudundaki ben sayısı kadar hükümdar yenecektir.” O günlerde “Amasya Sancakbeyi Şehzade Bâyezid” unvanını taşıyan baba için bu, müjdelerin en büyüğüydü. Hele “Selim” adını verdiği küçük şehzadesinin vücudunda dervişin belirttiği gibi yedi ben sayınca, sevincin zirvesine çıkmıştı. Ancak padişah olduktan ve bir zamanların benli şehzadesiyle baht mücadelesine giriştikten sonra, müjde, yüreğinde belli belirsiz bir korkuya dönüşecek, zaman zaman bunu hatırlayıp “Kaderin önüne geçilmez” diye mırıldanarak, sonunda kaderine boyun eğip tahttan feragat edecektir... Kaderin neler hazırladığını kim bilebilir?
ŞEHZADE CEM ÖLÜMÜ
Şehzade Cem'in hikâyesi uzun ve acıdır. Koca Osmanlı şehzadesi, Rodos şövalyelerinin elinde oyuncak olmuştu. O kaleden bu kaleye götürülüp getiriliyordu. Bir taraftan Cem'i kullanarak Bâyezid'den para sızdırmaya çalışıyor, diğer taraftan Cem'i Papaya satmak için pazarlık ediyorlardı. 47 günlük bir deniz yolculuğundan sonra, talihsiz şehzade Fransa’nın Nice şehrinde karaya çıkarıldı. Rodos şövalyelerinin Papa ile pazarlığı altı yıldan fazla sürdü. Cem Sultan tam 6 yıl 3 ay 26 gün Rodosluların Fransa'daki şatolarında kaldı. Kaleden kaleye, kuleden kuleye götürüldü. Çok ızdırap çekti. Nihayet Papaya satılan Cem Sultan, İtalya’ya götürüldü. İtalya'da altı seneye yakın kaldı. Hıristiyan memleketlerinde oradan, oraya sürüklenerek on üç seneye yakın bir zaman yaşadı. Nihayet 24-25 Şubat 1495'te hayata gözlerini yumdu. Bazı tarihler zehirli usturayla tıraş edilip zehirlendiğini yazar. Vâkiât-ı Sultan Cem isimli eski bir tarihte Cem’ın hali şöyle anlatılır: (Cem Sultan ölmeden evvel yüzü, gözü, boynu şişmişti. Ama kendinden geçmiş değildi, konuşurdu. Aklı başındaydı. Doktorlar, hastalığına çare bulamadı, ilâçlar fayda etmedi.)
58 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.