İnsanoğlu, hayvan gibi, doğasının kendisine dayattığı gereksinimleri karşılamak zorunda. Bu gereksinimler onun dünyaya bakışına biçim veriyor. Savan aslanı için sevimli ceylan ilk olarak kendisini kıvrandıran açlığı dindirmenin bir aracıdır. Batılı oduncu için orman her şeyden önce bir işletmedir.
'Yakalayabilirsem geçmişi kovalayacağım,' dedim, 'üç gün öncesinin ışığını tutamıyor insan........... Hız diyorsun ya, kimse geçmişten hızlı koşamaz, kanat taksa koşamaz…Yetişebilirsem çocukluğuma, uçuyor gözlerimden....'
'........ kadın içindeki erkeği serbest bırakıp hak tanıyacak ona, erkek de içindeki kadını serbest bırakacak, başka türlü sağlanmaz barış............'
''Kadın düştü elime,dünya da kadınla beraber düştü, en son işte,bu topraklarda yenildik, ayıyla güneşiyle teslim aldı dünyayı erkekler,hem savaş esirleriyiz, hem de anneleri, kız kardeşleri, zevceleriyiz, kendi içine doğru göçe başladı kadınlar, dilleri sayıklama dili oldu, bulaşık çamaşır bakışlı yaptı kendini, buharla örtüp kapattı yüzünü, kabuğu kırılmaz içli ceviz, sen içini erkeğe yediren kadın gördün mü?Kutsal, mübarek topraklarmış, göğe çıkış yolumun üstünde, başımı çevirip bakmak istemiyorum,kapıyorum gözlerimi...Erkeklerin Tanrısı gökte yer değiştirmiyor, aynı toprakların üstünde sabitledi kendini, hep oralarda doğup büyümüş bir erkeği seçip aydınlatıyor ışığıyla...''