Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ülkeye Adanmış Bir Yaşam

Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı

Metin Aydoğan

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bir değerin nasıl kazanıldığını bilmeyen, onu koruyamaz. Kurtuluş Savaşı'nın hangi koşullarda, nasıl ve kimlere karşı ka­zanıldığını, ne bedel ödendiğini, ulusu ayakta tutan kalkınmanın nasıl sağlandığını bilmeden, Türkiye Cumhuriyeti'ni ayakta tut­mak olanaklı değildir. Yapılanlar çabuk unutuldu ya da unuttu­ruldu. Unuttukça da geriye gidildi. Ve bugün, içinde sıkışıp kal­dığımız sorunlarla dolu koşullara gelindi. Bu koşullar, nitelik olarak, Osmanlının 20. yüzyıl başında yaşadığı koşullardır. Bunu ar­tık herkes görmelidir. Atatürk'ü güncel kılan da budur ve doğal­dır ki, emperyalist boyunduruktan kesin olarak kurtulana dek, bu güncellik sürecektir. Her kesimden yurtsever, bu nedenle A­tatürk'e yöneliyor; Kuvayı Milliye ruhu bu nedenle yayılıyor, Müdafaa-i Hukukçular bu nedenle yeniden ortaya çıkıyor.
12 Eylül 1983 günü Viyana'da sıradışı bir hareketlilik, davranışlara yansıyan toplumsal bir coşku ve sevinç vardı. Avusturya'dan ve Avrupa'nın değişik ülkelerinden gelen inanmış Hıristiyanlar, özel indirimli turlardan yararlanan gezginciler, politikacılar, yerel yöneticiler, öğretmenler ve öğrenciler Viyana sokaklarını doldurmuşlar ve karnaval havasıyla bir şeyleri kutluyorlardı. Sokak konserleri, kukla ve film gösterileri, konferanslar, açık oturumlar birbirini izliyor, müzelere akın akın insan geliyordu. Büyük Müze'nin en çok gezilen yeri, Viyana'yı kuşatan Osmanlı sadrazamı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın kişisel eşyaları ve otağının bulunduğu bölümdü. Avusturyalılar, ülke dışından gelen Hıristiyan konukları ile birlikte, "tarifsiz kötülüklerin simgesi Türklerden" kurtuluşlarının yıldönümünü kutluyorlardı. 12 Eylül 1983 Viyana Kuşatması'nın üç yüzüncü yılıydı.
Sayfa 13 - Umay Yayınları
Reklam
Türkiye'de ders veren Prof. Fritz Neumark şunları söylemiştir: "Türkler pek farkında değil ama, Avrupalılar şu gerçeğin farkındadırlar: Tarihten Türkler çıkarılırsa ortada tarih diye bir şey kalmaz."
Sayfa 16 - umay yayınları
Yaşam en iyi öğretmendir ve gizlenmiş gerçekler, göremeyenlerin önüne çıkmakta gecikmez. Düşünerek öğrenmeyenler, yaşayarak öğrenirler.
Sayfa 9 - Umay Yayınları
Mustafa Kemal ve şans
Liman von Sanders, başarılı her komutanın gereksinim duyduğu en temel niteliğin "şans ve yine şans" olduğunu, bunun da Mustafa Kemal'de fazlasıyla bulunduğunu söyler. Mustafa Kemal'in şanslı olduğunu söylemek, yeterli bir açıklama değildir. Çünkü, yoğun ve kararlı çalışmasıyla, 'şansını' kendisi yaratmış ve yarattığı
Sayfa 105 - "Atatürk'ün İstanbul'daki Çalışmaları" S. Borak, Kaynak Yay., 2. Bas., İst.-1996, sf. 225Kitabı okudu
Reklam
istanbuldan samsuna doğru yolculuk sırasında Mustafa Kemal.
13 Kasım 1918'de, hasta ve yorgun olarak geldiği İstanbul'dan, altı ay sonra, hemen hiçbir tedavi görmeden, ölüm olasılığı içeren yeni gerilimler ve yorgunluklarla dolu, çatışmalı bir geleceğe gidiyordu. Yenilgiyle sonuçlanan kanlı bir savaştan sonra, başarı olasılığı yok gibi görünen, 'umutsuz' bir savaş başlatacaktı. Buyruğunda, güvendiği subaylardan oluşan karargahından başka bir güç yoktu. Ancak, şaşılacak düzeyde umutlu ve coşkuluydu. Kendi gücüne ve kurtuluş kavgasına çağıracağı Anadolu halkına güveniyordu. Bandırma Vapuru, Kızkulesi açıklarında düşman zırhlılarının arasından geçip Karadeniz'e yöneldiğinde, güvertedeki arkadaşlarına, işgalcileri kastederek şunları söylüyordu: "Bunlar işte böyle yalnız demire, çeliğe, silah gücüne dayanırlar. Bildikleri tek şey yalnız maddedir. Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin gücünü anlamazlar. Biz, Anadolu'ya ne silah, 11e cephane götürüyoruz; biz ideali ve imanı götürüyoruz.''
Sayfa 108 - "Kaynakçalı Atatürk Günlüğü" U. Kocatürk, T. İş Ban. Kül. Yay., sf. 81Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.