Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri ve 19 Mayıs

Falih Rıfkı Atay

Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri ve 19 Mayıs Gönderileri

Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri ve 19 Mayıs kitaplarını, Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri ve 19 Mayıs sözleri ve alıntılarını, Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri ve 19 Mayıs yazarlarını, Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri ve 19 Mayıs yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İlk Halk Partisi tüzüğü konulduğu sırada maddelerden birinde "asri" kelimesi geçmesi üzerine, bir hoca efendi kürsüye çıkarak: - Asri ne demek, diye sormuştu. Atatürk reislik yerinden hatibe doğru eğilerek: - Adam olmak demektir, hocam, adam olmak, demişti.
Reklam
Pakistanlı dostlarımız ise: -Ah bizim de bir Atatürkümüz olsa ... Hem İngilizleri kovsa, hem de bizi Hindulardan kurtarsa ... " dediklerinde, onlara da: " - Bu kadarla durmaz ... Kadınlarınızı çuvaldan çıkarır, üniversitenize garp tıbbını sokar" cevabını vermezdim.
Hindistan' a gittiğimde akın akın bizleri görmeye gelen Hindu ve Müslüman halkın da Atatürkleri kendilerine göre idi. Alnında kast benekli, mukaddes ineğin etini yiyenin eline el sürmeyen Hindu: Ah bir Atatürkümüz olsa da İngilizleri kovsa ... derdi. " - Yalnız İngilizleri kovmakla kalmaz, ineklerinizi de ahıra sokar" demezdim.
Milletvekillerinden Edip Servet Tör'ü çağırdı: - Mekke'ye gidip beni temsil edeceksin, dedi. Türksün bve Müslümansın. Türklük, Müslümanlığın öncüsü ve kılavuzudur. Müslüman milletleri medenileşmekten alıkoyan batıl itikatları yıkmak için Mekke'ye şapka ile gireceksin. Kara taassup seni parçalamaya bile kalksa, başını vereceksin, fakat eğilmeyeceksin.
Olmadı Malatya 'lilar:)
Bir seyahatten dönüşünde Malatya'ya uğrayan Atatürk kendini pek sıcak karşılayanlarla görüşmek için belediyeye gider. Salonda yerli mahsullerden örnekler göstermek üzere bir vitrin varmış. Şöyle bir gözden geçirir, altın sarısı kayısılarla dolu bir kutu pek hoşuna gider: - Ne güzel kayısılarınız var, der. Önü ilikli Belediye Reisi: - Evet efendimiz, pek nefistir kayısılarımız, dedikten sonra daha iyi görmesi için kutuyu vitrinden çıkarıp kendisine getirir. Atatürk: - Cidden güzelmiş, diyerek ve ikram edeceklerini sanarak birkaçını yemeye hazırlandığı sırada Belediye Reisi: - Evet efendimiz çok güzeldir, der ve kutuyu alıp yine vitrine götürür. Atatürk böyle hallerde pek "mahcup delikanlı" idi, imrentiden yutkunur, biraz sonra yanındakilere: - Artık dönelim, der. Trene binip Ankara'ya yollanırlar. Ankara 'da hiç şüphesiz Malatya milletvekillerine azizlik etmek için: - Geceyi Malatya'da geçirecektim, ama benden bir kutu kayısıyı esirgeyenlerin nasıl misafiri olurdum, diye hıncını almıştı.
Reklam
Atatürk, şimdi bu satırlar üzerinde yaş döken gözlerim kapanıncaya kadar, senin hatıralarını bekleyen nöbetçi neferi olmak şerefini, ömrümün son vazifesi sayacağıma emin ol! Senden önce ölmek ne bahtiyarlıkmış.
Atatürk Türkiye'den uzaklaştıkça, hele Asya'ya doğru uzaklaştıkça alabildiğine büyür. Bir hürriyet ve kurtuluş dininin peygamberi olur. O dedi, derler, başka demezler.
Muhabir, Lausanne Antlaşması'nı anlattıktan sonra şöyle der: "Garbın Şark önünde eğilişi hiçbir zaman bu kadar zelilce olmamıştir." Eski bir yarı-sömürgeyi kapitülasyonlardan ve büyük devletler tahakkümünden kurtaran ilk kahraman o idi.
786 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.