Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mütarekede İzmir Olayları

Nail Moralı

Mütarekede İzmir Olayları Gönderileri

Mütarekede İzmir Olayları kitaplarını, Mütarekede İzmir Olayları sözleri ve alıntılarını, Mütarekede İzmir Olayları yazarlarını, Mütarekede İzmir Olayları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"İstemem mavi göklü gündüzü ben, Ya kararsın sema, ya al olsun Mütemadi leyâle razıyım, Ufku safında tek hilâl olsun."
Sayfa 77 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
9 eylül 1922'de Rodos limanına gelen Puglia kumpanyasının, ismini unuttuğum vapuruna gittim. İzmir'imizin şanlı ordumuz tarafından istirdat edildiğini öğrenmiş bulunuyorduk. Vapurda Yunanistan'dan dönüp İzmir'e gidemiyen Doktor Psaltof'u gördüm. Doktor beni gözyaşları arasında karşıladı. Yanındakilere göstererek, "Yunanlının başına gelen ve yıllarca tamir edilemeyecek bu felâketi bu genç bizden evvel görmüş, anlamıştı" dedi.
Sayfa 75 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Reklam
Rodos'ta Ege'den iltica etmiş bir hayli Türk ailesi vardı. Mülteciler Rodoslulardan dostluk, adanın eşsiz tabiat ve ikliminden duyulan huzur içinde ıstıraplarını tahfife imkân buluyordu. Ben vakit buldukça deniz ve kara avı ile avunuyordum. Tüfek omuzumda bazen ağabeyimle birlikte avlanırdık. Rodos'un kırk beş kadar köyünü Karabinyeri kumandanından fazla bildiğim söylenirdi. Bu dolaşmaların birinde Salahos dağ köyünde bir gece hatıramı nakletmeden yapamayacağım. Misafir kaldığımız köylü Rum, gece bizi köykahvesine götürdü. Bir köy odası idi bu kahvehane. Rumcayı anladığım için kahvedeki hemen hepsi genç müşterilerin konuşmalarını takip edebiliyordum. Gençlerin çoğu Amerika'dan sılaya gelmişlerdi. Konuştukları ziraat işlerine, usullerine, hayvan yetiştirmesine, hastalıklarına, korunmalarına aitti. Sonradan öğrendiğime göre, kalsınlar, dönsünler; getirdikleri paralar ile köyde toprak alacaklar, ailelerinin topraklarını genişleteceklermiş. Köyden evleneceklermiş. Ertesi sabah erkenden ava çıkarken bu gibi gençleri başlarında Meksika şapkalarla, Coni Boy kılığında, köy meydanındaki yalakta beygirlerini, katırlarını sulatırken gördüm. Gençlerin hiç birinde züppelik yoktu. Gülüşerek ahenkle işlerini görüyorlardı. Onları takdir, gıpta ile seyrettim. Zihnimde yurdumun o andaki durumu canlandı. Bu çocukların kardeşleri, Anadolu'muzda harp, ateş saçıyorlardı. Çalışkan, zeki Rumluğun sulh ve sükûn içinde, beni kıskandıran cemiyet üstünlüğü ile ırklarını terfih mümkün ve lâzımken Yunanlılığın içine atıldığı faciaya neden sürüklendiklerini düşünüyordum.
Sayfa 71 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
1911'de Lozan'da tahsilde idim. Türk talebelerin "Club Liberal Ottoman" adlı bir toplantı yeri vardı. İsminden de anlaşılacağı üzere cins, mezhep ayırmadan Osmanlı ülkesinde yaşayanların birlik, kültür, sevgi konularını eleştirmek gayesini güden bu topluluk bizleri tatmin edemiyordu. Lozan'daki talebeler arasında Arnavutların "Başkım", Ermenilerin "Taşnak" ve diğer cemiyetleri, Rumların "Eleniki Eteriya" sı ve diğer ekalliyetlerin Millî Cemiyetlerinin kesif ve maalesef Türklüğe, Türklere tecavüzlerle dolu çalışmaları karşısında biz de bir Türk Kurumunu tahakkuk ettirmeye mecbur olduk.
Sayfa 62 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
İşgal günü ben saklanmıştım. Ağabeyim Halit işgalciler tarafından yakalanmış ve yüzlerce subay ve sivil arasında itilip kakılarak ve birçoğu şehit edilerek Kordonboyu'nda Punta'ya sürülenler arasında yolda dostumuz İsveç Fahri Konsolosu Henrick Vande Zee tarafından kurtarılmış ve küçük kardeşim Rıfat'ın İngilizce hocası Rose'un delâletiyle, İngiliz müdürünün himmeti ile İzmir Gaz Şirketi Fabrikası'na misafir edilmiştir. Ağabeyim İzmir'de bulunan İngiliz Intelijans servisinde görevli dostumuz Arthur Whittall tarafından beş gün sonra itikâfgâhından kaçırılıp Fransızların mıntıkası olarak kabul edilen İzmir-Kasaba demir yolunun Basmahane istasyonundan trenle İstanbul yoluna kaçırılmıştır.
Sayfa 57 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
İzmir eşrafından bir arkadaşın "Neye uğraşıyoruz, Türk Bayrağını mı savunacağız? Bu hayız bezi için mi canımızı feda edeceğiz?" dediğini hatırlarım. Bazıları da hem içerden hem dışardan gösterdikleri habis gayretler ile davamızı zayıflatmaktan geri kalmadılar.
Sayfa 46 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Reklam
Meşum Yunan işgaline kadar İzmir'de ve mülhakatında ve İstanbul'daki çalışmalarımızda büyük müşküllere uğradığımızı, Eleniki Eteria Başkanı Doktor Psaltof'tan çok daha kötü ruhlu soydaşlarımızla da karşılaştığımızı hatırlıyorum. Bunları birkaç kategoride toplamam mümkündür: 1 - Her kurtulma, savunma çabasının önünde, İttihat ve Terakki muhalifleri. 2 - Rumlara satılmış gazeteci ve güya münevverler. 3 - Yakasını İngilizlere kaptırmış Halife ve peykleri. 4 - Milli hareketin galipler nezdinde makûs tesirler bırakacağından korkan gafiller. İleride teessüs edecek bütün memlekete şamil çalışmalarda, Atatürk'ün yarattığı büyük kurtuluş savaşında yukarıda saydığım zihniyetin doğurduğu müşküllerin vehamet derecesini milletimiz pek iyi bilir.
Sayfa 44 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Ne olursa olsun Türklerin geniş Anadolu'da toparlanıp er geç Yunanlılığı yere sereceğine kani idim.
Sayfa 43 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Harp içinde ağabeyim ve ben Frenklerle ve bilhassa Rumlarla dostluk içinde yaşıyorduk. Babamın ticarethanesinde başkâtip Rum'du. Cumaovası, Seydiköy, Değirmendere meşhur Gavurköy mıntıkasına Rum tütün ekicilerine, ortaklama ziraat için kredi veriyorduk. Harp aleyhimize neticelenince Rum dostlarımız her şeyi unuttular, saldırılar, taşkınlıklar baş gösterdi. Mütareke aktinden sonra Dixon'un kumandasındaki İngiliz Monitorunu takiben İzmir'e gelen Leon Yunan torpidosu Rum taşkınlıklarını ayyuka çıkardı.
Sayfa 39 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
İngilizler harbe girince bizim de harbe sürükleneceğimizi sezerek ilk fırsatta "Atsuta Maru" isimli bir Japon vapurunda güçlükle yer bulup memleket yoluna çıktım. Yakın şarka giden başka vapur yoktu. Atsuta Maru'da 1. mevki ücreti aldılar ve fakat bizi ambarlarda yatırdılar. Yatağım üç katlı ranzalardan birinde üçüncü katta idi.
Sayfa 35 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.