Mutluluğun İki Yolu kitaplarını, Mutluluğun İki Yolu sözleri ve alıntılarını, Mutluluğun İki Yolu yazarlarını, Mutluluğun İki Yolu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
‘Duygular eğer insan onları bırakırsa kalabilirler. İnsan bir şeyi sıkı sıkı tutmak istediğinde tekrar yok olur. Hayat sürekli devam ediyor ve bir sonrakine bir sonrakine gidiyor. Ve sen devam edersen o da seninle beraber gider. Ama durduğunda bu olmaz.’
‘Yolun sırrı hakkında söylemek istediğim bir şey var. İnsan yolda, şimdiye kadar olan her şeyi arkasında bırakarak ilerler. Şimdiye kadar olan içgörüyü de. Ve sana yolla ilgili başka bir şey daha söyleyeceğim. İnsan hedefe son adımda ulaşır. Geriye kalan her şey hazırlıktır.’
Bert Hellinger ‘aile dizimi’ ni ilk ortaya atan kişi. Pek çok insanın şifalanmasına katkı sağlamış. Ve bize de okuduğumuzda yaşadıklarımıza dürüst ve açıkça bakma ve orayı görebilme cesareti ve bilgeliği veriyor. Kitapta beni etkileyen kısım anne babadan atalardan geleni görebilme ve alabilme, Onların kaderlerine mütevazi bir yerden bakıp saygı duyabilme üzerine söyledikleriydi. Hatıraların taraflı ve değişken olduğunu hatırlatmasıydı. Anne babayla ve kardeşlerle olan bağın çok güçlü olduğunu herhangi birinde iyi olmayan bi şeyin bizi de iyi etmeyeceğini anlatmasıydı.
Çok fazla şey hakkında oluşturulmuş kalın bir kitaptı oluduktan sonra biraz olsun farklı bakabildiğimi hissetmiştim.
Augustinus'un vahim bir cümlesi vardır: "Dilige et fac quod vis." "Sev ve sonra ne istiyorsan yap," demektir. Bu kesinlikle yürümez, çünkü aklın olmadığı sevgi her zaman sonuçsuz kalır. Sevginin eksik olan diğer her şeyi tamamladığı, yerini aldığı veya bunu aşmakta yardımcı olduğunu düşünmek çok yaygın bir hatadır
Anne-babasını kabul etmeyi reddeden bir çocuk kendini tamamlanmamış hisseder ve kendisiyle barışık değildir. Bu eksikliği dengelemeye çalışır ve sıklıkla kendini gerçekleştirme arayışına girer ve aydınlandıktan sonra sadece kabul edemediği babanın ve annenin arayışı kalır. Orta yaş krizi denen şeyi atlatmanın yolu da o güne kadar reddedilen anne veya babadan geleni almayı başarmaktan geçer
İlişkilerimiz genişleyen daireler şeklinde büyür. Köken ailede, yani küçük bir grubun içinde dünyaya geliriz ve böylece ilişkilerimiz belirlenmiş olur. Ardından diğer sistemler gelir ve sonunda evrensel olana ulaşılır. Bu sistemlerin her birinde farklı düzenler vardır. Ebeveyn ve çocuklar arasındaki ilişkinin başarılı olması için bize sunulan şartlar "bağlılık, alma ve verme arasındaki denge ve düzen"dir.
Bir insanın eşi hakkında çocuklarına veya başkalarına bir şeyler söylemesi çok kötü yaralara yol açar. Bu durumda herkes çok kırılgandır. Eğer eşler buna dikkat etmezse, ilişki biter.
İlk olarak baba olmanın ahlakla bir ilgisi yoktur. O, iyi ya da kötü olduğu için çocukların babası değildir, aksine baba olmak veya anne olmak ahlaki farklılığın ötesinde bir olaydır. Anne-baba olmak onurunu ahlaki bir özellikten almaz.