Mutluluk Yolunda Düşündüren Öyküler kitaplarını, Mutluluk Yolunda Düşündüren Öyküler sözleri ve alıntılarını, Mutluluk Yolunda Düşündüren Öyküler yazarlarını, Mutluluk Yolunda Düşündüren Öyküler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yapıcı tenkit eğitim ister. Hiç kimse bilmediği konuları düzeltmeye cesaret edemez. Bu zor bir şeydir. Mesleğinde usta olman yetmez. Toplum psikolojisini bileceksin!
Sanıyorum çoğunluğu Mesnevi'den alınma, çeşitli hikâyelerin bir araya getirildiği kitapta; gayet yerinde öğütler veriliyor ve hikâye sonlarında bilindik şahsiyetlerden alıntılar yapılıyor...
Yıllar önce İstanbul sokaklarında dolaşan biri, dükkânın birinin camında şöyle bir yazı okur ''İçeriye gir! Ye, İç torunun ödesin''. Bunu okuyunca hoşuna gider. Lokantaya girer, keyfince yer içer tam kalkacağı vakit, garson gelir masasına bir fatura koyar. Faturayı gören müşteri sinirlenir. ''Dalga mı geçiyorsunuz! Dışarıda camınızda ne yazıyor sahtekâr herif?'' Hiddetlenen müşteriye garson cevap verir: ''Beyefendi, herhangi bir sâhtekarlık, yanlışlık yok. Senin yediklerinin faturasını camda yazdığı gibi tabi ki senin torunun ödeyecek. Bu fatura senin değil, yıllar önce deden buradan yemek yemişti. Sen torunu olarak ödeyeceksin.'' der.
Eser içerisinde toplumda az çok bilinen kısa öykülerle bir çok alanda ders ve ibret vermeyi amaçlıyor. Çok bilindik ve içi boş hatta istisnai durumlara dair; genele pek uymayacak örnekler içeren hikayeler de var. Yine de gerçekten ders alınabilecek derin öyküler az da olsa mevcut. Arada bir açıp üçer-beşer okunabilir. Küçük ve sayfa sayısı az bir eser.
Ticari açıdan bakıldığında ise bugün internette rahatlıkla bulunabilecek öyküleri toplayıp bir kitap haline getirmek her insanın yapabileceği bir iştir. Basit bir proje ve hazıra konmuşluk söz konusu. Edinmek için herhangi bir bedel ödenecek değeri bulunmuyor.
''Adamın biri haram yoldan para kazanıyordu. Bu kazandığı paralardan bir inek almıştı. Ama zaman zaman bu haram parayla aldığı inek onu rahatsız ediyordu. Bu durumdan kurtulmak için kendine göre bir formül buldu. Bu ineği götürüp Hacı Bektaş Veli'nin dergahına bağışlayıp aşevinde pişirilerek fakirlere dağıtılmasını isteyecek, böylece bir hayır işleyerek önceki günahlarından kurtulacaktı.
Bu düşüncelerle Hacı Bektaş Veli'ye giderek fikrini anlatmış. Adamı dinledikten sonra Hacı Bektaş: ''Haramdan kazanarak aldığın ineği kesinlikle alıp aşevine koyamam'' diyerek reddetmişti.
Bu sefer adam Mevlevi dergahına giderek durumu Hz. Mevlâna'ya anlatmış Hz. Mevlâna adamın ineğini kabul etmiş.
Adam bu duruma şaşırır ve Hz. Mevlâna'ya aynı teklifi Hacı Bektaş Veli'ye de yaptığını fakat haram mal diye ineğini almadığını anlatmış. Hz. Mevlâna şu cevabı vermiş: ''Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahindir. Öyle her gördüğü leşe konmaz, onun için senin hediyeni biz kabul edebiliriz, ama o kabul etmeyebilir.''
Bunun üzerine adam merakını gidermek için tekrar Hacı Bektaş Veli'ye gitmiş, kendisinin kabul etmediği hediye ineği Hz. Mevlana'nın kabul ettiğini, buna akıl erdiremediğini anlatmaya çalışmış. Hacı Bektaş Veli şu cevabı vermiş: ''Bizim gönlümüz bir su birikintisi, küçük bir göl ise, Hz. Mevlâna'nın gönlü Okyanus gibidir. Onun için bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlünü bir damla bozuk nesne bozamaz, kirletemez. Bundan dolayı senin hediyeni kabul etmiştir.''