Özgürlük, o, binbir türlü ve en zorlu özverilerle şu dünyada elde ettiğimiz özgürlük, bir kez de ele geçti mi, ondan yararlanılsın isterdi, hiçbir sınır yararlanılsın isterdi, hiçbir sınır konulmadan, hiçbir yararcı düşünceye kapılmaksızın yararlanılsın isterdi, çünkü en yalın devrimci biçimi altında anlaşılan insanın kurtuluşu olgusu, hizmet edilmeye değer tek davaydı, bu herkese göre bir kurtuluş da değildi, demek istiyorum ki, her kişinin elindeki yöntemlere göre bir kurtuluş da değildi bu.
Yaygın kanıya göre, artık, keyfi akıl hastanesine tıkma uygulaması ortadan kalkmıştır, bir itirazım yok buna, çünkü nesnel bir saptamaya ihtiyaç gösteren ve toplum içinde görüldüğü, ortaya çıktığı anla birlikte, bir delilik niteliği kazanan anormal bir davranış, öteki tutuklamalara; içeri atılmalara göre bin kez daha korkunç olan içeri
Akıl hastanelerinin öyle bir havası var ki, içinde barındırdığı kişiler üzerinde en delirtici, en zararlı etkiyi yapmaktan geri kalmaz, hatta bu, hastayı akıl hastanesine götüren başlangıçtaki hastalığının daha da ilerlemesi şeklinde olur. Her türlü itiraz, her protesto, yapılan muameleyi kaldıramama, ortama uyumsuzluk damgasıyla damgalanmanızla sonuçlanmaktan başka bir işe yaramaz(ne denli çelişkili görünürse görünsün hastane ortamında bile sizden uyumlu bir sosyal varlık olmanız istenir) üstelik bu, işleri daha da sarpa sardırır, size karşı yeni bir semptomun, tepkinin oluşmasından başka bir yararı yoktur, bu tepki öyle bir tepkidir ki, günün birinde iyileşme olasılığınız bulunsa bile, buna engel olmak bir yana, hiç değilse hastalığınızın, ilerlemeden, aynı durumda kalmasına, hızla ağırlaşmamasına bile olanak tanımaz.
Öteki üniformalardan ne fazla ne az iğrenç olan hasta gömleğinin iğrençliğinden, hatta böylesi bir ortama uyum sağlamak için gerekli gayretten gelen bir fark, öyle ya burası da bir ortam alt tarafı, bir ölçüde sizi uyum sağlamaya iten bir ortam. Hapishaneler nasıl suçlu üretiyorsa, akıl hastanelerinin de deli ürettiğini bilebilir herkes, bunun için ille de akıl hastanesinde yatmaya gerek yoktur. En hafif bir suç yüzünden, genel anlayışa ya da hoşgörüye karşı en ufak bir ihmal yüzünden, kim olursa olsun herhangi bir kişiyi kendisi gibi başkalarının yanına tıkan, toplumsal değerleri koruma aygıtları denilen şeylerden daha iğrenç bir şey var mıdır dünyada?
"Benim efendimsin sen. Dudaklarının kıyıcığında nefes alan ya da son nefesini veren bir atomdan başka bir şey değilim ben. Gözyaşlarıyla ıslanan bir parmağımla huzura dokunmak istiyorum ben."