"- Anne, biz bugün ne yiyeceğiz?
- Ziftin pekini...
Kocakarı baygın baygın geğirerek:
- Ziftin pekini mi? Onu da bulamayız kızım, şimdi kim bilir okkası kaçadır?"
Ağlama, kimsede merhamet kalmadı. Üç dört saat dilendin, eline yetmiş para koydular. Bir tiyatro şanosu üstünde göbek ataydın yedi yüz kuruş kazanırdın. Halkı eğlendirmeli, aldatmalı; ziyana, günaha sokmalı ki ceplerin dolsun. Efendi, ahir zaman oldu. Ahir zaman… Şimdi günah işlemeden kimsenin karnı doymuyor. (…)
Herkes nesi para ederse onu satıyor. Damadımız, oğlumuz kalmadı. Sen kazanamazsın, ben çalışamam. Kızlarım da para getirmezlerse açlıktan ölürüz.