Okuduğum ilk Hesse kitabı ve neden bunca zaman yazarla tanışmamışım diye beni hayıflandıran bir kitap oldu.
Genç yaşlarda bir manastırda tanışan tamamıyla birbirine zıt iki insanın, dostun hikayesi. Narziss ve Goldmund, biri aklın, mantığın, iradenin, sağduyunun, yaşamın kurallarına ve tanrının buyruklarına uygun yaşamanın, diğeri duyguların, hazzın, zevkin, acının, özgürlüğün, kuralsızlığın temsilcisi. İki dostu düşündüğümde tek bir beynin iki lobu aklıma geldi nedense sağ ve sol lob. Kitabın yorumlarına baktığımda benden önce okuyanların da benzer şekilde düşündüklerini görmek şaşırttı.
Bir çok konu işlemiş yazar, aile kavramı, kadın-erkek kavramı, mantık ve duygu dengesi, yaşam ve ölüm, bağlılık ve hiç bir yere ait olamama, inanç-inançsızlık, sevgi ve ihtiras…
“Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?” sorusunu aklıma getiren bir kitaptı.
Yazarın diline, anlatımına hayran kaldım. İyi ki okumuşum dediğim bir kitap oldu🪶
“Peki, sen bir gün nasıl öleceksin Narziss, bir annen yok çünkü? Annesiz insan nasıl sevebilir, annesiz nasıl ölebilir?”