Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nazım'ın Çilesi

Radi Fiş

En Beğenilen Nazım'ın Çilesi Gönderileri

En Beğenilen Nazım'ın Çilesi kitaplarını, en beğenilen Nazım'ın Çilesi sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Nazım'ın Çilesi yazarlarını, en beğenilen Nazım'ın Çilesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Faşist Zihniyetin Ürünü; İdam Mahkumunun Ağzına Alçı Doldurmak
1928 senesi idi. İtalya'da faşistler iktidarı ellerinde tutuyorlardı. Fakat normal insan mantığının ve kanuniyetİn insafsızca çiğnenmesi Avrupa' da henüz normlaşmamıştı. Diğer yandan Batılılaşmayı siyasetinin temeli olarak ilan eden Türkiye Cumhuriyeti'nde de, insanın vicdan ve kendi kanaatlerinden hükümet lehine tamamıyla vazgeçmesi henüz vatana bağlılığının mutlak alameti sayılmıyordu. Elbette ki başka türlü düşünenler, bilhassa ihtilalci fikirler, kökünden eziliyor, böyle düşünenler mahkemeye veriliyor, hapse atılıyordu. Fakat o senelerde, Hitlercilerin usul ihdas ettikleri gibi, idama mahkum olanların ağızlarına, bir şey söylemesinler diye alçı doldurulmuyordu. Hatta on sene sonra böyle bir şeyin mümkün olacağına kimse o devirde inanmak da istemeyecekti. Fakat on sene sonra, Hopa Hapishanesi'nden bir polisin bu gibi saçma bir iddiası da salahiyetli kimseleri mahcup etmeyecekti artık.
Sayfa 259 - 1. baskı - 1969
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
Akın var güneşe akın! Güneşi zaaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın! Nazım "Güneşi İçenlerin Türküsü"nü, İzmir'de, yeraltı matbaası için çukur kazdığı zaman yazmıştı. Yirmi gün boyunca güneşi hiç görmemişti. 1922 yazında, ilk defa Kiyef garının peronuna ayağını basarken, Anadolu kalpaklı bu Paşa torununun, yoldaş Lenin'e bir sorusu vardı: Yurdu Türkiye'de sömürülen ve sömüren, fakir ve zengin farkının olmaması için acaba neler yapmalıdır? Bu sorunun cevabı, onun o gün zannettiğinden çok daha karışıkmış meğer! Nazım henüz on dokuzunda idi o zaman. Anlaşıldığına göre, cevap alabilmek için bir ömür de az gelecekti. Gizli faaliyetin ilk tecrübesi, ilk yenilmeler, apaçık ortaya koyuyordu ki ne hayatta, ne politikada, ne bilimde, ne de sanatta hazır cevaplar yoktur.
Sayfa 137 - 1. baskı - 1969
Reklam
Abidin Dino
Abidin Leningrad'da öğrenim gördü. Sinema stüdyosunda çalıştı. İstanbul'a olgun ve usta bir ressam olarak döndü. "Ekim İhtilalinde Lenin" filminde Sçukin'e yardım etmesi, onun makyajcısı olması ile öğünüyordu.
Sayfa 117 - 1. baskı - 1969
Kautsky ile Lenin arasındaki münakaşaları hatırlıyor musunuz?
Hakimin dediğine bakılırsa, Montanyafların diktatörlüğü; Paris Komünü'nün, dolayısıyla da 1905 Rus ayaklanmasının öncüsü olmuştur. Şimdi Rusya' da olup bitenlerse, tarihi bir seyrin tabii sonucu imiş ve insanlığın özgürlüğe kavuşması için de proleter diktatörlüğünün zaruri olduğunu ispat ediyormuş. Kautsky ile Lenin arasındaki münakaşaları hatırlıyor musunuz?
Sayfa 243 - 1. baskı - 1969
Şevket Süreyya Aydemir
Şevket Süreyya Aydemir de, Türkiye'ye döndüğü zaman hapse atıldı. Ceza süresini doldurduktan sonra devletçi oldu, Kadro mecmuasında devlet kapitalizmi için cenk ediyordu. Bir ticaret lisesi müdürlüğüne atandı. Altmış küsur yaşında, Suyu Arayan Adam adındaki kitapta hatıralarını neşretti. Moskova Üniversitesi'nde beraber okuduğu bir arkadaşa hediye ettiği bir kitapta şöyle bir ithaf var: "Suyun bulunuşu galiba yolun kayboluşu pahasına oldu. Hoş görün."
Sayfa 155 - 1. baskı - 1969
Sanatçı Emeğini Saraylara Pazarlamayan Komünist Yürekli Şair: NAZIM
Bir Pantürkist olan Hamdullah Suphi için bu Resimli Ay dergisi bir baş belası idi. ... Nazım , Hamdullah Suphi gibi burjuva liberallerin, kendi zaaflarını ve dar düşüncelerini, milli Türk ahlakı ve fazileti mertebesine çıkarmalarına karşı gelerek onlara hücum etmekte haklı idi. Klasik bir yazarı put haline getirip onun tunç sırtının arkasına geçiyor orada saklanıyorrlu bu türlü aydınlar, bu sığınaktan da ileriye doğru atılan her adımı ihanetle itham ediyorlardı. Faşistlerin eski taktiği idi bu. Hamdullah Suphi: - Beni dinleyin, azizim! diye devam etti. Siz kendinizi yedi beladan arta kalmış kabadayı sanıyorsunuz, meydan okuyorsunuz. Fakat haddinizi bildirenler elbette bulunacaktır! İlk "haddini bildirme" operasyonu, Nazım, Cumhurbaşkanı Sarayı'na gitmeyi reddettikten hemen sonra tatbik edildi. 1929 senesi Temmuz ayında Resimli Ay, Sesini kaybeden şehir adındaki şiirini çıkarmıştı. Bu şiir İstanbul'da grev yapan tramvaycılara hitap ediyordu. Nazım grev yapanları kışkırtıp bu ayaklanmayı tertiplemekle suçlandı, ama mahkemede beraat etti.
Sayfa 279 - 1. baskı - 1969
Geri114
146 öğeden 141 ile 146 arasındakiler gösteriliyor.