Neksus Sözleri ve Alıntıları

Neksus sözleri ve alıntılarını, Neksus kitap alıntılarını, Neksus en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsan ne kadar dönüp dolaşırsa dolaşsın, daima yine olduğu yerde kalıyor. Bir türlü kabul edilemiyen 'şimdi'nin olduğu yerde.
Onu bir daha hiç görmeyecek bile olsam düşündüm, hiçbir zaman unutamayacağım onu..
Reklam
Dostoyevski'yi ve bütün diğer çılgın Rusları bir hiç uğruna okumadın. Düşüncemi anlamaya başlıyor musun ? Bak, Dostoyevski öldü, bitti. Ve işte biz buradan başlıyacağız... Dostoyevski'den. O ruhla uğraştı, biz akılla uğraşacağız."
Kelimelerle bir şeyler yaratmak isteyenlerin parolası, 'Derinlere dal ve bir daha çıkma!' olmalı. Çünkü sadece o sessiz derinliklerde, bize görme, duyma, hareket etme ve varolma hakkı bahşedilmiştir. insanın kendi varlığının ta derinine batmak ve orada kıpırdamamak ne büyük nimet!
Aramızdan milyonlarcası hiç Dostoyevski okumamış olmasına, sözü edildiğinde adını tanıyamamalarına rağmen, yine de, bu milyonlarca kişi, Dostoyevski'nin kitabından çıkmış gibi, Dostoyevski'nin yaratıklarının Rusya'da onun hayal dünyasında yaşadıkları aynı garip çılgın hayatı, burada, Amerika'da yaşı­yorlar.
Bütün sanatçılar birbirlerine benzerler. Resim çizebilmek , ya da yazı yazabilmek için biraz deli olmaları gereklidir.
Reklam
'Bazı sanatçılar üne kavuşmadan intihar ederler. Rembrandt'ın da hayatı sokak ortasın da dilencilikle son buldu. Hem de ünlülerinden biriydi..' Stasia 'Van Gogh'a ne demeli?' diye cıvıldadı. 'O da kimmiş? Bir başka karalayıcı mı?' diye sordu annem. 'Hayır, ressamdı, hem de kaçık bir ressam.' Stasia'nın ayranı kabarıyordu. 'Bana kalırsa bunların hepsi deli' dedi annem.
Senin görüşüne göre Dostoyevski neyi temsil ediyordu? Bir kaç kelimeyle cevap veremem. Hiç kimse veremez. Bize bir açıklama yaptı, ondan kendi anlamımızı çıkarmak hepimize düşüyor. Bazıları kendilerini İsa'da kaybederler. Bir kimse kendisini Dostoyevski'de de kaybedebilir. O seni yolun sonuna ulaş­tırır... Bu sana bir anlam ifade ediyor mu?
Belki yaşamanın kitap yazmaktan daha anlamlı olduğunu görürsün o zaman.
… “Sus, verecek hiçbir cevabın yok. Olmadığın bir kişiliğe bürünmek istiyorsun. Eski durumuna düşmekten korkuyorsun. Kendini, sen başkasın, diye kandırıp yüceltiyorsun. Oysa gerçek yalnızca şu ki, küçümsediğin diğer insanlara çok benziyorsun. Açık söyle, şu iki elinle ya da şu çok beğendiğin zekânla, yaşamında başardığın bir şey oldu mu? Yirmi bir yaşındayken İskender dünyayı eline geçirmeye başlamıştı. Otuzunda ise tüm yeryüzü onun olmuştu. Biliyorum senin amacın fetihler yapmak değil -fakat dünyada bir yerin olsun istiyorsun, değil mi? Örneğin tanınmış bir yazar olmak istiyorsun. Peki seni kim engelliyor? Zavallı MacGregor değil pek tabii. Evet, Vivekananda’nın dediği gibi, tek bir suç var. O da güçsüzlük. Bunu iyi belle arkadaş, iyi belle. Beyaz atından aşağı in. Fildişi kulenden çık da, kitlelerle kaynaş. Belki yaşamanın kitap yazmaktan daha anlamlı olduğunu görürsün o zaman. Kitaplarınla yollamak istediğin şu çok önemli mesajın ne ola ki? Sen Nietzsche misin? Sen henüz kendin değilsin, bunun farkında mısın?
Sayfa 410 - Telos Yayıncılık
Kurt sadece hayatın zevklerini tattığı zaman kelebeğe dönüşür.
… İsimlerinden bahsetmesi gereken birkaç kişi daha vardı. Barbusse, Tagore, Romain Roland, Peguy mesela. İnsanlığın dostları. Hatta Amerika bile hümanist birini yetiştirmişti, Eugene V. Debs. Fareler vardır, dedi, general veya mareşal üniforması giyerler; veya tanrılar aramızda dilenciler gibi dolaşırlar. İncil ruhsal ve ahlaksal devlerle doludur. Kim Kral Davut gibi olabilir? Kim Süleyman kadar haşmetli ve zeki olabilir? Jahuda’nın aslanları hâlâ hayatta ve kuvvetle soluyarak yaşıyorlar. Dünyada hiçbir anestezi, bu aslanı uyutamaz. <<Öyle bir devre geliyoruz ki,>> dedi, <<dünyanın bütün silahları , orduları, kar gibi eriyecekler, örümcek ağlarıyla yakalanacaklar. Fikirler, eski duvarlar gibi çökmekte. Dünya içine çekiliyor, insanlar küflenmiş ıslak torbalar gibi birbirinin içine girmekteler. Peygamberler susunca taşlar konuşmaya başlayacak. Ermişlerin megafonlara ihtiyacı yoktur. Durur, Tanrı’nın onlara görünmesini beklerler. Şimdi kurbağalar gibi bir yerden bir yere sıçrıyoruz. Şeytan ağını gerdi, içine düşecek balıklar için kızgın tavası hazır bekliyor. İnsan çıplak ve rüyasız olarak bir bahçenin ortasına bırakılmıştı. Her yaratığa kendi yer ve kendi koşulları verilmişti. Yerini bil, denmişti. Kendini bil değil. Kurt sadece hayatın zevklerini tattığı zaman kelebeğe dönüşür.
Sayfa 325 - Telos Yayıncılık
587 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.