Nereye Gitti İstanbul? sözleri ve alıntılarını, Nereye Gitti İstanbul? kitap alıntılarını, Nereye Gitti İstanbul? en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kompartmana gelen 6. kişi de biraz sonra söze karıştı. Erzincanlı olduğunu öğrenince sordum: “Büyük depremde neredeydin?” “Erzincan'daydım.” “Neler yaşadın?” “Hiç farkına varmadım...” Şaşkınlıkla bağırdım: “Nasıl farkına varmazsın be! Dünya gitti gitti geldi... Sen nasıl farkına varmadın?...” “Varmadım Abi! Ben Genelev'de idim” dedi. Bu anlatımda, ciddi olmayan bir yan bulunduğu, lütfen düşünülmesin! Çünkü o şehri yerle bir eden Erzincan depreminde, ayakta kalan birkaç binadan biri de, Genelev'di. Resmi yapılarımız da, güvenilir düzeyde değildir. Deprem etkilerinin daha proje safhasında ciddi hesaplanmadığı yapılara bir örnek Adapazarı'nda yıkılan Karayolları köprüsüdür. Bütün ülkedeki ihalelerde fazla tenzilat yaparak iş alan müteahhitlerin bütün yapıları, özellikle kuytu yerlerdeki yapıları, kuşkuludur.
Haçlı şövalyesi Kont de Villehardouin İstanbul'a yaklaşırken, gördüğü manzarayı şöyle anlatıyor:
"Manzara o denli güzeldi ki, ömür boyu unutulamazdı. İstanbul'u görünce, içimizde yüreği ürpermeyecek kadar cesur insan yoktu."
Kompartmana gelen 6. kişi de biraz sonra söze karıştı. Erzincanlı olduğunu öğrenince sordum: “Büyük depremde neredeydin?” “Erzincan'daydım.” “Neler yaşadın?” “Hiç farkına varmadım...” Şaşkınlıkla bağırdım: “Nasıl farkına varmazsın be! Dünya gitti gitti geldi... Sen nasıl farkına varmadın?...” “Varmadım Abi! Ben Genelev'de idim” dedi. Bu anlatımda, ciddi olmayan bir yan bulunduğu, lütfen düşünülmesin! Çünkü o şehri yerle bir eden Erzincan depreminde, ayakta kalan birkaç binadan biri de, Genelev'di.
Resmi yapılarımız da, güvenilir düzeyde değildir. Deprem etkilerinin daha proje safhasında ciddi hesaplanmadığı yapılara bir örnek Adapazarı'nda yıkılan Karayolları köprüsüdür. Bütün ülkedeki ihalelerde fazla tenzilat yaparak iş alan müteahhitlerin bütün yapıları, özellikle kuytu yerlerdeki yapıları, kuşkuludur.
Zihin tembelleri ruhsal ölüme çağrı çıkarırlar.
Ruhsal ölümler, bedensel ölümlerden çoook daha önce gerçekleşir.
İşte bu nedenle denir ki: “Kim bilir kim diyebilir ki, ölüm nerede başlar, hayat nerede biter?”
Ayasofya, tarihin en önemli ve parlak birkaç mimarlık yapıtından birisidir. Binanın adı yüzyıllardır “Ayasofya Camii”... Caminin adından hâlâ, bir Hıristiyan Azizesi adı sökülüp atılmamış. Bu davranış, uyuklayarak atlanan bir incelik.
“Mussolini, I. Dünya Savaşı sonrasının şımarık İtalyan diktatörü... anlatılırdı ki İtalya'nın Sevr Anlaşması'yla Osmanlı İmparatorluğu cenazesinden kopardığı, ama Milli Mücadele sonunda alamadığı Antalya havalisini, Türkiye'den yeniden istemiş... Mustafa Kemal Paşa kendisine bu isteği aktaran İtalyan elçisine, ‘beş dakika bekleyin!' demiş... Sonra hemen gidip, asker üniformasını giymiş gelmiş ve elçiye: ‘Başarabilirseniz, gelin kendiniz alın!' deyip, elçiyi kapı-dışarı etmiş.”
Bu anlatılan belki gerçek de değildi...
Ama yakışıyordu.
Gerçek olsun olmasın, yakışıyordu ya!
Önemli olan bu!... Yakışması.”
" Canım sıkılıyor" diye oflayıp poflayan kişi, acaba neden sıkılıyordur... Çok açık: Kendisiyle yalnız kaldığı için... Kendini yetiştiremeyenin, sanattan ve okumaktan zevk almayanın, sonu budur. Meheldir.